İnsanoğlu bir süredir kadim dostu Ay’a karşı vefasız davranıyor. Ay’a ilk kez 1969’da ayak bastık. Gerçekten tarihi bir başarı. Fakat son adımımız ise ondan hemen 3 yıl sonra 1972 yılında oldu. Yani 51 yıldır gizemli uydumuzu ihmal ediyoruz. Gelgelelim NASA, bir süredir ihmal ettiği Uzay Görevlerine öncelik vererek bu duruma el atıyor. Artemiz 2 görevi ile Ay’ı tekrar mesken eylemeyi planlıyoruz.
Artemis 2 ile Uzay Yarışı Hız Kazanıyor
İlk dikkatimi çeken nokta NASA’nın hızlandırılmış bir program uygulaması. Çünkü ilk Artemis görevi 2022 yılında gerçekleşti. İnsansız bir görev olan Artemis’te Ay’ın yörüngesinde başarılı bir tur atıldı. 2024 ise Artemis 2’nin plan dahilindeki tarihi. Evdeki hesap çarşıya, yani Dünya’daki plan Ay’a uyarsa 2024 yılında 4 astronot, Ay’ın etrafında keşif yapacak. Peki, astronotlar Ay’a inecek mi? Cevap biraz hayal kırıklığı yaratacak çünkü Artemis 2 astronotları Ay’a inmeyecek. Bunun çeşitli nedenleri var. Ancak NASA’ya göre 2024 iniş için gerçekçi değil. Zira NASA birçok yeni teknolojiyi ve prosedürü test ediyor. Öncelik ilk Artemis görevindeki verilerin bu sefer astronotlarla uygulanıp onaylanması.
İşlerin yolunda gitmesi ve kritik bir sorun çıkmaması durumunda gözler Artemis 3’e dönüyor. Henüz detayları netleşmeyen fakat 2025 yılı için planlanan bu görevde Ay’a yeniden ayak basılacak. Ancak çeşitli kaynaklar 2025’in de beklenen temas için erken olduğu yönünde. Şahsen ben de aynı fikirdeyim. 2025 pazarlama açısından beklentileri yukarı çeken bir tarih olarak geliyor gözüme.
Psikolojik savaş ve konfor alanı
Ay, NASA ve ABD için önemli bir hedef. Çünkü Uzay turizmi ile birlikte alçak Dünya yörüngesindeki uçuşlar hız kazandı. Fakat bu ivmeyi Blue Origin, Virgin Galactic gibi özel teşebbüs firmalar yakaladı. Sonuçta özel sektör, devletlerin önüne geçti. İsrail, Kore ve Çin artık bu alandaki flaş isimler. Gelgelelim, 1972’den bu yana Ay’a henüz inen olmadı. NASA, tabir yerindeyse “paslanmış” programına can katıp Ay ile psikolojik üstünlüğü ele geçirmek istiyor. Tabii ki bu kolay bir görev değil. Zira, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki (ISS) görevler ile astronotlar belirli bir pozisyona alıştılar. Dünya ve Ay’ın arasındaki bölgede daha çok alçak yörüngede geçen görevlerde bir konfor alanı oluştu. Çünkü ISS, Dünya yüzeyinin yaklaşık 420 kilometre üzerinde hareket ediyor. Ancak Ay, Dünya’dan 400 bin kilometre uzakta. Yani 1000 kat mesafeden söz ediyoruz. Riski artıran ciddi bir değişken! Özetle şu an aktif astronotların hiçbiri Dünya yörüngesinin dışına çıkmadı. Dolayısıyla astronotların kitabın dışına çıkması ve doğaçlama yapması gerekecek.
Gerçek hedef Mars
NASA görevleri her zaman bilim dışı ögeleri de işler. Örneğin Uzay görevleri prestij açısından çok büyük önem taşır. Tabii ki Uzay gelişmeleri askeri bir üstünlüğü de tetikler. Bu görevlerin bir de ekonomik boyutu var. ABD, Uzay Madenciliği konusunda önde olmak istiyor. Nadir elementlerin göktaşlarından toplanıp gezegenimizde işlenmesi ekonomi açısından bambaşka kapılar aralayacaktır. Olayın bir de politik bir yüzü var. Görünen o ki kamuoyunu heyecanlandırma ve tatmin etme konusunda Artemis 2 henüz beklenen etkiyi yaratmıyor. Fakat benim tahminim NASA’nın Artemis 2’yi Mars hedefine doğru bir egzersiz olarak değerlendirmesi. 60’larda Ay ile geniş kitleleri sürükleyen rüzgar, bu sefer Mars ile çok daha güçlü esecektir.