Metaverse, Mark Zuckerberg’in en büyük hayallerinden biriydi ve lansmanını yaptığı gün bu yeni teknolojiye, konsepte dair büyük beklentileri vardı. Öyle ki hemen her fırsatta metaverse’ün dünyayı değiştireceğine emindi ve şirketin adını dahi Meta olarak değiştirerek bu konsepte olan inancının altını çizmek istedi.
Zuckerberg, Metaverse’in internetin geleceği olacağını düşündü. Bu yeni konsept sayesinde kullanıcılar “göz teması kuracak” ve “sanki odada birlikteymişsiniz gibi hissedecekti.”
Zuckerberg’in bu denli iddialı olması haliyle Metaverse özelinde beklentiyi de çok yüksek seviyeye çıkardı. Ancak bu yeni konseptin altı boştu ve bir şeyler eksikti. İlk andan itibaren bu teknolojiye çok ısınamadım. Meta’nın geliştirdiği Oculus Quest 2’yi kullanarak bu deneyimi de yaşadım. Ancak kullanıcıların bu gözlükleri takarak akın akın bu dünyaya geleceğini düşünmek bence bir hayalperestlikti.
Metaverse’ün gözden düşmesinde pek çok faktör önemli rol oynadı. Öncelikle bir kullanıcı neden bu başlıklara onca para ödemeli ve bu sanal dünyaya girmeli? Bu temel soru bile net yanıtını bunca yıldır bulabilmiş değil. Zuckerberg, 1 milyar insanın Metaverse’e bağlanacağını söyleyerek boyundan büyük bir iddia ortaya atmış ve Cnbc’ye verdiği röportajda bu sözleriyle şaşkınlık yaratmıştı. Oysa metaverse’e geçiş için ortada sağlam bir motivasyon yoktu, hiç olmadı.
Kendimden örnek vereyim. Geçtiğimiz aylarda bir giyim şirketi Metaverse’te basın toplantısı düzenledi. Bildiğimiz defileyi bu sanal dünyaya taşıdı. Marka farklı bir şey yaptığını düşündü, haklıydı da. Ancak ben hiç etkilenmedim, aksine zaman kaybıydı ve gereksiz bir deneyimdi. Zaten o günden sonra böyle bir lansman ya da etkinlik de olmadı. Yine bir telefon lansmanı için yayıncılar metaverse’te bir alanda toplandığında heyecan duymadım. Çünkü fiziken gitmek gibi bir şey asla değildi. Zoom’da toplantı yapsak daha sahiciydi.
İş modeli olarak da metaverse yeni bir şey getirmedi. Para kazanmam için yeni bir yol sunmadı ya da var olan işlerimde verimliliğimi artıracak bir katkı da sağlamadı. Tek esprisi sıra dışı bir deneyim sunmaktı, bu noktada Zuckerberg’in hakkını teslim etmeliyim: Evet, gerçekten de ilginç bir deneyim olduğu muhakkak. Ancak 1 milyar insanın bu başlıkları giyerek akın akın meta evrenine geleceğini söylemek büyük bir hata.
Zaten markalar da çok geçmeden bu hatadan döndü ya da bu alana hiç bulaşmadı. Microsoft en baştan Metaverse ile arasına mesafe koyarken, Walt Disney gibi şirketler ise metaverse yatırımlarını sonlandırma kararı alıp yüzlerce çalışanının işine son verdi.
Ve tüm bunlar yaşanırken yapay zekanın yükselişine şahit olmaya başladık. Ancak metaverse’ten farklı olarak bu kez gerçekten insan hayatına pek çok noktada dokunabilen ve kullanımı oldukça kolay ve ucuz olan bir teknolojiden söz ediyoruz. Kullanıcının istediği resmini çizebilen, kullanıcı yerine e-mail atıp iş süreçlerindeki verimliliği artırabilen ChatGPT ve türevi araçlar, teknoloji sektörünün kalbine bomba gibi düştü.
Metaverse’te görmediğimiz o heyecanı yapay zeka da yaşadık. Google, Microsoft dahil dünya devleri yapay zeka yarışına girdi ve Elon Musk da sürecin bir parçası olmaktan geri durmadı. Peki tüm bunlar olurken Zuckerberg ne yaptı dersiniz? Elbette bir ‘U’ dönüşü yaparak metaverse kavramını artık dillendirmemeye başladı ve yapay zeka diline daha çok dolanmaya başladı. Şirket yatırımlarında odak noktası olarak yapay zekayı alırken, metaverse için koparılan tüm kıyamet de boşa gitmiş oldu.
Sanal dünyalar veya kolektif çevrimiçi deneyimler fikri bir şekilde yaşamaya devam etse de Metaverse artık demode bir kavram.
Metaverse’in ölümü, teknoloji tarihindeki tartışmasız en tarihi başarısızlıklardan biri. Mark Zuckerberg’in “Metaverse” ile gerçekten ilgilendiğini hiç sanmıyorum, çünkü bunu hiçbir zaman avatarlar ve hantal donanımlarla biraz değiştirilmiş bir Facebook’un ötesinde tanımlamadı. Bu, insan etkileşiminin geleceğine yönelik gerçek bir vizyondan ziyade, hisse fiyatını artırmanın bir yoluydu. Ki bunda da başarılı oldu.
Zuckerberg, tüm teknoloji endüstrisini ve Amerikan iş dünyasının önemli bir bölümünü bu yarım yamalak fikrin arkasında hizaya getirmek için olağanüstü servetini ve gücünü kullandı. Özetle Zuckerberg herkesi yanılttı ve hepimize büyük bir ders verdi.