Mayıs ayının başında oyuncularla buluşacak olan Redfall oyunu için İstanbul’da düzenlenen özel etkinliğe katıldık. 1.5 saat kadar deneme şansına eriştiğimiz Redfall için düşündüklerimizi bu yazıda toparladık.
Öncelikle belirtmem gerekiyor ki bu oyun çoğu FPS oyunu gibi benzer akıcı mekaniklere sahip olsa bile oynanış dinamiği ve görev yapısı itibariyle benzerlerinden açık dünya konsepti ile sıyrılıyor. Arkane‘in bu konuda ortaya koyduğu en iyi şey bu fikir diyebilirim. Bu fikrin etrafında neyi dolaştırsanız güzelleşir. Benzer oyunlardaki sıkıcı tek düze akışın önüne geçmiş ve çok oyunculu sistemle birleşince de oldukça keyifli anlara dönüşmesi çok olası.
Redfall bize vampir konsepti üzerine inşa edilmiş, görevlerin yönüne göre kimi zaman bol aksiyon, kimi zaman korku ve hikaye anlatımı üzerine ilmek ilmek işlenmiş bir deneyim sunuyor. Oyun dengesi ister kişilik isterseniz de 4 kişilik co-op olarak ilerleyebilecek şekilde tasarlanmış. Arkadaşlarınızla toplanıp görevler boyunca haritayı talan etmek, eşya toplamak, girilmedik yer, yapılmadık görev bırakmamak için tam manasıyla taş gibi bir çalışma yapmışlar.
Bir karakter oluşturarak başladığınız serüvende farklı türden karakter tipleri ile oynanış dengeleniyor. Şu an için 4 farklı karakter var, ilerde bu sayı benzer oyunlarda olduğu gibi rahatlıkla artabilir.
Oyuna bir itfaiye merkezinde gözlerimizi açıyoruz. Etrafın detaylıca oluşturulmuş olması daha ilk saniyelerden modumuzu yükseltiyor. Grafik detay ve akıcılık bizi oyunda tutan etkenlerin başında geliyor. Burası sizin ana üssünüz ve etrafta silahlarınızı güçlendirme, yardım paketlerini alma gibi işlemleri hızla yapabiliyorsunuz. Haritada ilerledikçe burası kadar olmasa bile görebildiğimiz yeni güvenli evleri de açabiliyoruz. Benzer zombili oyunlardan aşina olacağınız gibi oyunun devam etmesi için bu bir denge aslında.
Haritanın büyüklüğüne göre kopan savaşlarda eğer ölürseniz bu binaya geri dönüyorsunuz. Merkezi olarak baktığınızda uzunca bir yol gittikten sonra ölüp tekrar burada doğmak ve o kadar yolu tekrar gitmek bir miktar can sıkıyor fakat oyunu çok oyunculu olarak oynama aşamasında tahmin ediyorum ki bu mekanik, benzer oyunlarda olduğu gibi arkadaşınızı hayata döndürmeye de fırsat sunacaktır.
Aksiyonlar oldukça güzel. Harita üzerinde ilerlerken düşmanları fark edebiliyor, onlara karşı pozisyon alıp en beklemedikleri anlarında zincirin en zayıf halkasını çekerek olayların fitilini ateşleyebiliyorsunuz. İşin güzel yanı, bu dediğimi yapmadan da bam-güm mevzuya girişip ortalığı karıştırabilme şansınız var. Açık dünya konseptinin en güzel yanlarından biri de bu. Tek bir doğru seçeneğiniz yok, doğruya ulaşabildiğiniz sürece izlediğiniz her yol size doğru gelebilir!
Farklı çeşit vampir düşmanlarınızı doğru anlamanız ve ona göre en güçlü silahınız ile saldırmanız gerekiyor. Bazı düşmanlara kafadan tek atabiliyorsunuz fakat bazıları oldukça hızlı ve onlarla mücadele ederken farklı yollar denemeniz gerekebiliyor. Güçlü vampirler ise hemen ölmüyor, kontrolü kaybedip düştükleri anda yanlarına gidip yanınızda taşıdığınız özel kazığı saplamanız gerekiyor. Oyunda sıkıldığım tek nokta bu oldu. Bir süre sonra bu aksiyon rutine bağlıyor, sapla-geç diye oynamaya başlıyorsunuz.
Oyundaki silah dengeleri ve düşman çeşitliliğinin bir çeşit taş-kağıt-makas denklemi gibi olduğunu söylemek lazım. 4 kişilik bir oyun grubundaki her kişinin varlığı, seçtiği silah ve aksiyonu gidişatta işinizi kolaylaştıracak bir kapıyı açıyor.
Sadece silahlar değil aslında olay karakterlerin özel güçlerinde de belirgin bir şekilde oyunu güçlü kılmanızı sağlıyor. Çok oyunculu oynanış için hedeflenen sistem ile normal yeteneklerin dışında belli süreler zarfında dolarak kullanabildiğiniz ve ciddi anlamda ortalığı karıştırmanızı sağlayan bir serüveni başlatmanızı sağlıyor.
Redfall genel olarak bende iyi bir izlenim yarattı. Çıktığı zaman daha detaylı olarak fikirlerimi buradan sizlerle paylaşacağım. 2 Mayıs’ta çıkacak olan oyun Game Pass ile ilk günden Game Pass kullanıcılarına ücretsiz olarak gelecek. Bakalım tam sürüm çıktığında bizleri nasıl bir oyun karşılıyor olacak?