Aksiyon oyunlarında en sevdiğim kısım ambians ile birlikte bize sunulan müziklerdir. Sizi ortama katan, oradaki olayları en içten şekilde yaşamanızı sağlayan en temel öğe olan müzik oyun dünyasında yeni kapıların açılmasına da öncü oluyor. Heavy Metal müzik ile ritm tabanlı oynanışı birleştiren aksiyon oyunu Metal: Hellsinger inceleme konuğumuz.
Müziğin ritmine kapılıp adrenalini damarlarımızda hissettiğimiz DOOM, Quake ve Painkiller gibi oyunlar 90’lar ve sonrasında oyun dünyasında Metal, Heavy Metal, Numetal ve Industrial Metal gibi akımları başlattı. Bu akımlar müziğin insan üzerindeki etkisini de kullanarak bölüm tasarımlarından eşyalara, silahlara hatta oyunun hızına kadar etki etti.
İlerleyen dönemde müzik oyunun sadece ses öğesi olmanın dışına çıkarak hikaye anlatma aracından daha fazlası olma aşamasında ürünün kendisi oldu. Guitar Hero gibi oyunlar ritm tabanlı oynanışı kullanıcıya sunmaya başladılar.
Bu kullanıcı deneyimi ve inovatif fikirler eşiğinde Metal: Hellsinger ise yıllardır çoğumuzun aklına gelen fakat kimsenin kalkışıp “bundan oyun olur” demediği bir yere odaklanıyor: Müziğe göre ateş ederek oyun oynamak!
Müziğe göre ateş etme kısmı hiç müzik ile uğraşmamış kişiler için eğlenceli bir hal alıyor. Ekranda standart crosshair haricinde iki yandan kayıp gelen oklar ile doğru anda ateş tuşuna basarak ateş etmeniz sizden isteniyor. Bu size kombo yapabilmeniz ve daha çok puan kazanabilmenizin yolunu açıyor. Üst üste her başarılı tıklamada düşmana da denk getirirseniz ekstra puan kazanıyorsunuz tam doğru yapabilme şansınıza göre.
Ben daha uzun yıllardır gitar çalan biri olduğum için ekrandaki imlece göre ve müziğe göre tıklama olayını bir süre beceremedim. Guitar Hero falan da bu sebeple oynayamıyordum. Duyduğum şarkının gerçek tıklaması o mu değil mi diye sorgularken beynim ekran önümden kayıp gidiyordu. Yine benzeri oldu ama bu defa çabuk adapte oldum.
Bu döngüde oyun sizi yavaş yavaş kaosun içine adapte ediyor. Düşmanlar artıyor, daha güçlüleri geliyor, harita daralıyor, geçitler ve köprüler önümüze çıkmaya başlıyor, hızlı hızlı kaçarken ritmi yakalamak ona göre düşmana ateş etmek, ölmemek, etraftaki diğer kristallere bakmak gibi çok fonksiyonlu bir hale dönüşüyoruz.
Müzik dedik durduk peki bu müzikler ne? Soilwork, Trivium, Dark Tranquillity, Lamb of God ve Arch Enemy isimlerini duyduysanız bu oyunu daha çok sevebilirsiniz. Bu gruplardan ünlü isimler bu hamurun mayasında parmağı bulunan, cehenneme yakışır tonları elde etmek için var gücüyle projeye katkı sağlayan insanlar arasında. Şarkılar oyuna özel bestelendiği için bambaşka tatlardalar.
FPS tarafındaki mekanikleri ise Payday 2’de oyun direktörlüğü, Battlefield 3 ve Battlefield: Bad Company 2’de Baş Tasarımcı olarak görev alan David Goldfarb’ın emeği ile ortaya çıkmış.
FPS etkisi bölümler boyunca değişen silahlar ve yenilenen deneyim ile farklılaşıyor. Grafik yeterlilik hızlı bir FPS oyununa göre fazlasıyla iyi. Oyun hızlandıktan sonra tek odaklandığınız şey müzik, ritme göre tıklamak ve düşmanları tutturmak olduğundan görsellik tam kıvamında diyebilirim.
Oyunun 8 ana bölümden oluşması ve 5 saat civarında bir oynanış sunması dışında gözüme batan bir yanı yok. 5 saatlik oynanışa karşın Game Pass aboneliğiniz var ise oyunu ücretsiz olarak oynayabiliyorsunuz. Game Pass bu tarz oyunlar için cidden iyi bir kazanım.
Değişik ve çerez niyetine bir oyun arıyorsanız Metal: Hellsinger size tam bunu sunmayı hedefliyor.