Dall-E Yapay Zekanın Yeni Sanatçı Adayı ile tanışın

Yapay zeka, yeni teknolojiler ve donanımlar sayesinde her geçen gün daha da güçleniyor. Böylece hayatımızın içinde daha aktif bir yapay zekadan bahsetmek mümkün. Artık yapay zeka sadece akıllı binaları değil, nükleer tesisler gibi kritik bina ve altyapıları yönetiyor. Kripto paraların güvenliği, siber saldırılar ve daha birçok konu yapay zekanın alanında. Peki, ya sanat? İşte bu konuda henüz emekleme adımlarını izliyoruz. Fakat, Dall-E isimli yeni girişim, bebeğin ilk adımları olmaya fazlasıyla aday.

Dall-E metin ve görselliği birleştiriyor

2015 yılında kurulan OpenAI isimli şirketin bir ürününden bahsediyoruz. OpenAI, Dall-E 2’yi, doğal dil kullanımı ile gerçekçi görüntüler ve sanat oluşturabilen yeni bir yapay zeka sistemi olarak ifade ediyor. En genel haliyle siz bir metin yazıyorsunuz ve karşınıza bir resim çıkıyor. Örneğin, “Eski Mısır’da alışveriş yapan ayıcıklar” yazdığınızda, platform tasviniriz doğrultusunda bir çizim sunuyor. Şu an sistem Beta testlerini yapıyor. 400 karakter ile tarifinizi yapmanız gerekiyor. Ayrıca kullanıcı sayısı da sınırlı. Birkaç ay içerisinde ücret gerektiren bir model kullanıcılara açılacak. Yine de milyonlarca kişinin sırada olduğunu duyuyoruz. Çeşitli sanatçılar, küratörler listenin başında yer alıyor.

Sistemin belkemiği ise Generative Pre-trained Transformer (GPT) denilen ve devamlı gelişen model. Bu model internet üzerinden görsel ve metin ilişkisi üzerinden besleniyor ve kendini geliştiriyor. Halihazırda veritabanı üzerinde 650 milyon görsel var ve sayı her geçen gün artıor. Yani aslında GPT, yoğun bir internet kullanıcısı. Twitter, Instagram gibi her türlü sosyal medyayı saniyeler içerisinde bünyesine işliyor. Şu an ki GPT modeli 12 milyar parametreye sahip. Yani teorik olarak üretilen bir görselin bir eşinin daha oluşması çok zor. Tıpkı aslında bir kelime ve söz oyunu olup platforma ismini veren ünlü ressam Dali gibi. Mühendislere göre Dall-E, en az Salvador Dali kadar yaratıcı!

Sanatsal endişeler

İşte bu noktada yapay zekanın ürettiği bu görsellerin gerçekten sanat eseri olup olmadığı tartışılıyor. Tabii soruya ek olarak sanatın ne olduğu kavramı da tekrar akıllara geliyor. Algoritmalar sanat üretebilir mi? Sanat nedir? Konu üzerine kutuplaşma söz konusu. Bir grup yapay zekayı tamamen kucaklarken diğeri kalın bir kırmızı çizgi çiziyor. Aslında olaya amaç ve araç perspektifinden bakmak gerekiyor. Zira dijital sanatları tamamen görmezden gelemeyiz. Aynı şekilde teknolojinin nimetleriyle sanatın etkileşimini de yadsıyamayız. 80’lerin SID ve benzeri bilgisayar teknolojileri müziği etkilemişti. Benzer bir sıçrama, Amiga gibi bilgisayarların evlere girmesiyle 90’lara doğru çizimde yaşandı. Teknoloji sadece sanatı daha erişilebilir kıldı. Tabii ki bu potansiyel ile “çöp” ya da “eser” üretmek bireye kalıyor.

Dall-E de aslında ürettiğine her ne isim verişeniz verin bizim bir yansımamız. En azından dijital benliğimizin ya da avatarımızın izdüşümü. Böyle baktığımızda Dall-E aslında bizden esinleniyor. Yani bizim bir kopyamız. Asıl soru, onun sanat üretmesine takılmaktansa “benlik” kazanıp kazanmayacağı… Bazı uzmanların dile getirdiği gerçek konu da burada yatıyor.

Fotoğraf makinesi gibi herhangi bir yeni araç, sanat yapma sürecine önemli değişiklikler getirir. Tabii burada yapay zekanın potansiyeli ve gelebileceği nokta bizi korkutuyor. Saniyeler içerisinde bilimsel tez yazan yapay zeka, artık öyküler yazabiliyor. Bu da gerçek ve sanal arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor. Siz de Dall-E deneyimini yaşamak için bu adresi ziyaret edin.