2022 yılı dijital dönüşümün zirvesi olabilir. Pandemi nedeniyle hayatta kalmak için birçok şirket bu alana yatırım yaptı. On yılda gelinmesi beklenen noktaya aylar içerisinde vardık. Böyle durumlarda toplumların teknolojik gelişmelere hazırlıksız yakalanma riski var. Bu da ister istemez geleceğe şüpheyle bakmamıza neden oluyor. Uzmanlar, toplum bilimciler ve mühendisler genel olarak şu üç başlık altında uyarıyor: Robotik gelişmeler, sanal gerçeklik ve genetik müdahaleler… Yazımızda ortak noktası Covid olan bu kavramları ele alacağız.
Covid’in öngörülemez bir seyri var. Varyantlar hesapları altüst ediyor. Fakat süreçte değişmeyen yegane konu sosyal mesafe ve önlemler. Eğitimden sağlığa insan temasını azaltmak Covid’i frenlemenin en kestirme yolu. Böyle olunca şirketler üretim yapmakta zorlanıyor. Robotlar bu noktada devreye girerek büyük bir açığı kapatıyor. Restoranlarda servis yapan, kurye görevi üstlenen robotlar yeni normali temsil ediyor. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta, robotik gelişmelerin çok hızlı benimsenmesi. Dolayısıyla Covid sonrasında birçok kişi eski işine dönmekte zorluk çekecek. Normal şartlarda kişiler, dijital becerilerini geliştirir ya da sertifikalar ile güncelliğini ispat ederdi. Yaşadığımız iki yıllık süreçte buna ne yazık ki zaman ve bütçe kalmadı. Sonuç olarak milyonlarca iş kaybının yaşandığı bir tablo ile yüzleşebiliriz.
Sanal gerçeklik, sahte bir gerçeklik mi yaratacak?
İş kaybı nedeniyle toplumlarda belirgin bir mutsuzluk yaşanacak. Gelir adaletsizliğinin arttığı bir dönemde sanal gerçeklik, kaçış noktası olabilir. Gerçek hayatında pişmanlık ve kırgınlık yaşayan yığınlar 2022 yılında kendini sanal gerçeklik ile avutabilir. Metaverse bu noktada adeta pusuda yatan bir avcı gibi bekliyor. Sosyal mesafe nedeniyle zaten alışkanlıklarımız ve kültürümüz değişiyor. Bu da sanal gerçekliğin bağımlılık haline dönüşmesi için gereken zemini hazırlıyor.
Philip Morris International, global iletişim başkanı Marian Salzman uyarıyor. “Gelecek birçok işi için fazla karmaşık bir hal alacak. Ayrıca kaynaklarımızın ne kadar sınırlı olabileceğini Covid bize gösterdi. Böyle bir ortamda herkes daha tedbirli ve güvenli yaşamaya çalışacak. İşte sanal gerçeklik birçok kişinin nefes aldığı tek yer haline gelecek.”
CRISPR doğal dengeyi bozacak mı?
Covid doğal bir virüs mü yoksa bir laboratuvar çalışması mı? Farklı uzmanlar bu konuda farklı görüşler belirtmeye devam ediyor. Sanırız gerçek cevabı asla bilemeyeceğiz. Ancak CRISPR kavramını bir kenara not etmekte fayda var. Son beş yılda büyük çıkış yakalayan bu kavram ile gen değiştirmek çok kolay ve ucuz. Bazı yer altı partilerinde insanların kendilerine genetik değiştirici aşı yaptıklarını duyuyoruz. DSÖ, CRISPR uygulamalarını durdurmak için yoğun mesai harcıyor. Aslında bu alana yatırım yapan uluslar gen teknolojisinde egemen olmak istiyorlar. Gelecekteki potansiyel virüslere karşı CRISPR teknolojisi yeni bir silah olarak karşımıza çıkacak. Daha doğrusu bu teknoloji bu şekilde pazarlanıp çalışmalar artacak. Ancak doğanın henüz tam çözemediğimiz dengesini genetik müdahalelerle değiştirdiğimizde kendimizi beklenmedik sorunlar içinde bulabiliriz. Bu nedenle 2022 yılında CRISPR umut ve korku saçmaya devam edecektir.
Gördüğünüz üzere bu sene Covid ile kesişen üç teknolojiden sıklıkla söz edeceğiz. Karamsar bir tablonun parçası olmamak için farkındalığımızı yükseltmemiz gerekiyor.