Teknolojinin gelişip yaygınlaştığı günümüzde siber terör çok ileri bir boyuta ulaştı. Her geçen gün yeni ve yıkım dozu yüksek bir olaya denk geliyoruz. Örneğin etkisi halen daha çözülemeyen SolarWinds skandalında Pentagon dahil birçok üst düzey kurum zarar görmüştü. Daha geçtiğimiz günlerde ABD petrol boru hatlarına gerçekleşen siber saldırılar ülkeyi kısa süreliğine de olsa çıkmaza sokmuştu. Microsoft ise Rusya kaynaklı olduğunu iddia ettiği bir grubun, yardım kuruluşlarına düzenli saldırıda bulunduğunu ifade etti.
Siber terör küresel bir tehdit haline geldi
Tüm bu olaylar ışığında baktığımızda aslında küresel yeni nesil bir terör dalgasından bahsedebiliriz. Konu terör olunca da bariz bir suçlu arayarak boşa kürek çekeriz. Zira teknolojiyi sırtlayan ülkeler devamlı olarak birbirlerini suçluyor. ABD, Çin ve Rusya aleyhinde konuşurken, Avrupa Birliği üyeleri Kuzey Kore kökenli terör eylemcilerinden mustarip olduğunu söylüyor. Eski ABD Başkanı Trump, uzun bir süre Rusya’nın siber saldırılarla seçimleri maniple ettiğinin altını çizmişti. Putin ise iddiaları yalanlayarak geçiştirmeyi tercih etmişti. Bu ve benzeri olaylarda aktörler değişse de siber suçlar katlanarak artmaya devam ettiğini görüyoruz.
Yeni nesil soğuk savaş
Fidye yazılımlar, hackleme operasyonları, veri ihlali derken siber güvenlik ve siber terör ülkelerin sıcak gündemine dönüşüyor. Dolayısıyla her an bir ülke liderinden siber güvenlik üzerine açıklamalar duyabiliyoruz. En son, NATO zirvesinde basın karşısına geçen Putin, Biden’a açık bir çek gönderdi. “Elimizdeki siber teröristleri ABD’ye teslim etmeye hazırız. Tabii onlar da siber terör iddiasıyla elinde tuttuğu kişileri bize verirse, neden olmasın?” Bu bilinmezlik ve şüphe durumu ister istemez ülkeleri paranoyaya sürüklüyor. Öyle ki siber güvenlik uzmanlarına göre adeta yeni nesil bir soğuk savaş yaşıyoruz. Bilindiği üzere soğuk savaşı İkinci Dünya Savaş’ı sonrasında bir kavram olarak hayatımıza girmişti. ABD’nin atom bombası bir anlamda savaşı sonlandırmasıyla ülkeler adeta poker masasına oturmuşlardı. Bu esnada gizli nükleer silahlanma ve uzaya çıkma yarışına tanıklık etmiştik. İşte o dönem Sovyetler Birliğinin istihbarat birimi KGB, bugün yenilenerek SVR ismini aldı. Rus Dış İstihbarat Servisi anlamına gelen SVR, nükleer silahlarla mimlenmiş olsa da son yıllarda odağını siber güvenliğe veriyor.
Aynı şekilde ABD Başkanı Biden için de genellikle “Soğuk Savaş görmüş bir başkan” ifadesinin kullanıldığını duyarsınız. Biden başkan olduğundan itibaren ilk yüz gün içerisinde siber güvenlik politikalarını baştan aşağı değiştirdi. Ona göre ülke ekonomisinin siber terör nedeniyle sekteye uğrama lüksü yok.
İngiltere’den Siber Güvenlik Standardı
Avrupa Birliği’nden ayrılan İngiltere de Ulusal Siber Güvenlik Merkezi (NCSC) isimli özel bir oluşumla dikkatleri çekiyor. 2016 yılında faaliyetlerine başlayan Londra merkezli oluşumun önceliği siber güvenlik standartlarını belirlemek. Daha çok özel şirketlerle dirsek temasında bulunan NCSC, donanım üreticilerine yeni yaptırımlar belirliyor. Siber güvenliğin sağlanması için donanım tedarikçilerinin güncelleme ve yama gibi konularda daha ciddi davranmaları gerekiyor. Aksi halde bazı markaların bir süre sonra İngiltere pazarında yer almaması bile söz konusu. Özel sektör demişken Huawei ile Arap Emirlikleri ilişkisine de değinmek gerekiyor. Huawei, Arap Emirlikleri’ne teknoloji tedarikçisi konumundayken yeni bir anlaşma ile bölgenin siber savunma hattının resmi üstlenicisi haline dönüştü. Hatırlarsanız Trupm yönetimi, veri ihlali gibi hassas konularda Huawei’ye yaptırım uyguluyordu. Görünen o ki marka, aradığı pazarı Arap coğrafyasında buldu.