Sessiz sedasız oyun dünyasına dalan Hunt: Showdown, yeni yaklaşımlar ve mekaniklerle öne çıkan farklı bir oyun. Normalde yeni dinamikler, oyun dünyasında riskli bir adımdır ve Hunt: Showdown, bu noktada oyuncuya istediğini vermeyi başarıyor. Biraz korku, bolca aksiyon barındıran Hunt: Showdown, aynı zamanda multiplayer olarak oynanıyor. Hikaye ise Louisiana bataklıklarında geçiyor.
Burada vahşi canavarlar cirit atmaktadırlar ve silahşörlerden oluşan Avcılar grubunun parçası olarak, bu canavarları geldikleri yere göndermeye çalışırsınız. Alternatif farklı bir evrende bulunduğunuzu çoktan anlamışsınızdır. İşin içerisinde biraz Vahşi Batı olunca, özellikle kovboy teması bazılarınızın dikkatinden kaçmayacak. Mutantlardan tutun, tuhaf modellenmiş düşmanlarla karşılaşabileceğiniz ilginç bir dünyaya adım atıyorsunuz. 19. Yüzyıl Amerikasında zombi benzeri yaratıkların bile olması ilginç bir yapı aslında.
Battle royale oyunlarının popülerleştiği son zamanlarda Hunt: Showdown, “farklı yapı” zincirini tam olarak burada ortaya çıkartıyor. Oyunun battle royale türünü ana fikir alması, karşınızda aynı zamanda 11 oyuncunun da olduğu anlamına geliyor. Tek başınıza veya üçe kadar takım olarak oynayabiliyorsunuz. Herkes gizli ipuçlarının peşinde ve bu da sizi eninde sonunda bir ödülle veya boss savaşı ile karşılaştırıyor. Diğer battle royale türlerinden farklı olarak Hunt: Showdown’da herkesi öldürmek değil, kaçmak gibi bir amacınız var.
Hunt: Showdown, sabır, düşünce, şans ve planlama gerektiren zorlu bir oyun. Silahlar, 19. yüzyıl tabancaları, tüfeklerden oluşuyor ve yakın dövüş silahları, bazı değişikliklerle daha ihtişamlı duruyor. Hayatta kalma odaklı oyunların çoğunda olduğu gibi, öğretici de dahil olmak üzere ilk saatler zor gidecektir. Karakteriniz çok zayıf gelecek ve haritayı öğrenmeniz zaman alacak. Fakat zamanla iyi noktalarını öğrenir ve mutantların zayıflıklarına, rakiplerinizin favori saklanma yerlerini öğrenirsiniz. Oyunda kaç saat batırırsanız batırın fark etmez, birkaç dakika içinde farklı bir bölgeye gidebilirsiniz. Ancak dikkat edin, seviye 11’den sonra ölüm kalıcıdır ve emek verip geliştirdiğiniz karakteri kaybedersiniz. Hun: Showdown, canavar istilasına uğramış Red Dead Redemption atmosferine sahip.
Gotik temalı harita dizaynı, ürkütücü detaylarla süslü oyunun gerginliği arttıran müzikleri de başarılı. İnsan tasarımları ve zombiler diğer oyunlarda görülenlere biraz aşina olsa da, yaratık tasarımı oldukça korkunç. Çok sayıda harita seçimi, eğlenceli ve sorunsuz oynanışı, müzikleri, atmosferi derken Hunt: Showdown; battle royale konusunda oyunculara farklı bir deneyim sunuyor. Ayrıca bu deneyimde eğlenebilmeniz adına elinden geleni yapıyor. Günümüzde birbirine çok benzeyen battle royale türünden hoşlanıyorsanız, Hunt: Showdown’ı deneyim daha ilginç bir maceraya atılabilirsiniz.