Otomobil dünyasında son yılların en büyük eğilimi crossover segmentinde gözlemleniyor. Bundan bir on sene kadar önce SUV (Sport Utility Vehicle) en çok rağbet gören segmentti. SUV’lar iri ve bol yakıt tüketen araçlar. Özellikle şehir içi kullanımında SUV ihtiyaç fazlası özellikleriyle göze batıyordu. Crossover da bu ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirilen nispeten yeni bir tarz ve hatta bir dönem. Kısaca crossover’ı sadeleşmiş bir SUV olarak düşünebiliriz. Üreticiler ve tasarımcılar da bir araya gelerek sürücülerin yüksek araçlara olan düşkünlüğünü şehir içi olarak tasarlanan otomobillerin özellikleriye birleştirdi. Bu sene ilk kez piyasaya çıkacak olan yeni iki model de işte bu ekolün ürünü. Önce Renault Kadjar ile başlıyoruz.
Renault birkaç sene önce Captur adını verdiği bir modelle crossover’a göz kırpmıştı. Captur, ünlü ve çok satan Clio serisinin adeta Photoshop’ta büyütülmüş halini andırıyordu. Yeni geliştirilen Kadjar ise Captur’un manevi devamı olarak yorumlanabilir. Renault, Kadjar’ı, SUV, Sedan ve Sport Tourer’un kodlarını bir arada taşıyan özel bir model olarak lanse ediyor. Otomobilin kompakt boyutları (4.45 metre uzunluk x 1.84 metre genişlik) ve yere sağlam basması dikkatleri çekiyor. Kadjar iki dizel versiyonu ile yakıt açısından oldukça verimli bir crossover olarak da göze çarpıyor. Söz konusu versiyonlar 99g/km ile segmentinin en düşük CO2 emisyonuna sahip. Özellikle Formula 1 gibi teknoloji ve spor yarışlarından edindiği deneyimle Renault’nun geliştirdiği yeni nesil Energy motorlarının marifetlerini Kadjar’da daha iyi göreceğiz. Şu an için bildiğimiz şey araç içinde tek bir düğme ile 4×4 veya sadece önden çekişli sürüş seçenekleri sunacak. Tasarıma geldiğimizde ise Kadjar daha sert bir duruşa sahip. Kadjar’ın imajı genellikle sürücüleri maceraya davet etmek ve duyguları harekete geçirmek üzerine kurgulandığı için tasarımın büyük beğeni toplayacağına kesin gözüyle bakıyoruz. Teknolojik yeniliklerde takdirimizi kazanan nokta Kadjar’ın ünlü ses markası Bose ile birlikteliğe gitmesi. Bose’nin geliştirdiği dijital amplifikatör ve kabine hassas bir mühendislikle yerleştirilmiş altı adet krom çerçeveli hoparlör, akustik keyfine düşkün sürücüler için önemli detaylar. Özellikle uzun yol yapanlar için Bose doğru tercih olmuş.
Bu arada siz de otomobil ses sistemleri hakkında bilgi almak istiyorsanız buraya tıklayın.
Toyota’dan kendi adına bir ilk
Benzin tüketimi ile dikkat çeken 4×4 özellikli ve yüksek fiyatlı RAV 4 dışında Toyota, crossover tarzına sıcak bakmıyordu. Belli ki gelenekçi Japon mühendisler acele bir model çıkarmak yerine sağlam bir adım atmak için detaylı bir çalışma yapmış. Bunun sonucunda da ortaya C-HR çıkmış. Toyota C-HR’yi kelimenin tam anlamıyla bir “elmas” gibi işlemiş. Firma, aracın kompakt kabin profilini elmas gibi dayanıklı, sert ve özel bir çizgiye oturtmayı hedeflemiş. Bir süredir yuvarlak hatlı tasarımları keskin çizgilerle değiştiren Toyota bu uygulamaya “Keen Look” yani keskin bakış diyor. Bu bakış C-HR’de daha belirgin şekilde karşımıza çıkıyor. Tasarım çizgisini ortalama beş senede bir değiştiren Toyota için C-HR biraz da geleceğin anahtarı. Aracın altına baktığımızda ise arazi araçlarını aratmayan çamurluklar dikkat çekiyor. Araç arkaya doğru genişleyen bir omuz çizgisine sahip. Aracın arka lambaları da geniş arka düzene uyacak şekilde geliştirilmiş. C-HR’de en çok merak ettiğimiz konu ise motor seçenekleri ve benzin tüketimi. Özellikle 2.0 benzinli motorla gelen RAV 4’e göre Toyota hangi motor seçeneklerini sunacak, bekleyip göreceğiz.
2015’in otomobil dünyasında Renault ve Toyota’nın da katılımıyla crossover segmentinde rekabetin kızışacağına kesin gözüyle bakılıyor. Hem prestij hem de performansın bir arada sunulduğu bu segment Amerika’da da büyük ilgi görüyor. Sadece bir ay içinde 2014’e göre 64 bin ekstra satışla %19 büyüyen pazar, yeni oyuncularla bu eğilimini devam ettirecek.