Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımla konuşuyorduk. Kendisine Hannover’e, CeBIT’e gideceğimi söylediğimde, bana “CeBIT’e giden kaldı mı?” diye bir soru yöneltti. “Neden?” diye sorduğumda da, “E, daha birkaç gün önce Mobile World Congress vardı, orada tüm lansmanlar yapıldı.” dedi.
Gerçekten de 45 yıldır, Avrupa’nın dijital dönüşümüne rehberlik eden CeBIT, şurada 2006 yılında Barcelona’ya taşındıktan sonra yıldızı parlayan MWC’nin gölgesinde mi kalıyordu acaba? Özellikle MWC’nin tarih itibariyle, CeBIT’in birkaç hafta önünde yer alıyor olması mıydı bunun nedeni? Ya da birçok mobil cihaz üreticisinin yeni ürünlerinin lansmanı için MWC’yi mi seçmeleriydi?
Teknoloji, yalnızca birkaç akıllı telefon, tablet ve elektronik gereçleri mi kapsıyor? Yoksa, yaşadığımız sistem içinde bize görünmeyen, ancak hayatımızı kolaylaştıran teknolojik gelişmeler, altyapılardaki gelişmeler, veri çözümleri o kadar da üstünde durulacak şeyler değil mi?
Hemen herkesin bir akıllı telefonu, tableti, ya da dizüstü bilgisayarı mevcut… Bunun dışında yine hemen herkesin sahip olmayı düşlediği akıllı telefon, tablet ve dizüstü bilgisayarlar da var. Bugün 7’den 70’e hemen herkes bu alandaki gelişmeleri yakından izliyor. Hangi telefonun kamerası kaç megapikselmiş, hangi tabletin işlemcisi ne kadar hızlıymış konuları neredeyse kadınların yaptığı altın günlerinde konuşulur hale geldi. Oysa gerçek anlamda teknolojik gelişmeler, popüler kültüre pek de fark ettirmeden gerçekleşiyor. Big Data ve Cloud, Dijital Dönüşüm, Nesnelerin İnterneti, Güvenlik ve Social Business gibi kavramları duyan ve izleyenlerin sayısı azınlıkta kalıyor.
Birkaç gün önce okuduğum bir makalede MWC’nin, aslında CeBIT’in müjdecisi olduğu yazıyordu. Özellikle MWC’de ele alınan bazı konuların, CEBIT’de çok daha geniş kapsamlı olarak ele alındığından söz ediliyordu. Hani, neredeyse MWC’nin CeBIT’in “light” versiyonu olduğu ima ediliyordu.
Bu yıl da 16-20 Mart 2015 tarihleri arasında, Almanya’nın Hannover kentinde düzenlenen CeBIT’de kapılar teknoloji için açılıyor. Bu yılın teması “Software defines the world” yani “Dünyayı tanımlayan yazılım”… 70 kadar ülkeden, uluslararası arenada öncü 3400 kadar şirket CeBIT’te yer alıyor ve dünyanın en hızlı büyüyen ve ikinci bilişim teknolojileri pazarı Çin de ülke partneri olarak katılıyor.
Bugün nesnelerin yalnızca yüzde 1’i birbirine bağlı. 2020 yılına kadar 55 milyar nesnenin birbirine bağlanmış olması bekleniyor. Amerikalı uzmanlar, özellikle sağlık, endüstriyel sektörleriyle, yarının akıllı kentlerinin 19 trilyon dolarlık yeni bir pazar yaratma potansiyeli olduğuna dikkat çekiyorlar.
CeBIT’de bu yıl işlenecek önemli konulardan kısaca bakacak olursak;
Big Data ve Cloud
Bugünlerde karşımıza hemen her sunumda çıkan mesellerin başında Big Data ve Bulut geliyor ve veri “yeni ham petrol” olarak tanımlanıyor. Petrol limitli bir kaynak, oysa veri bulunduğu noktada çarpan etkisiyle büyüyor. Bunun ötesinde teşbihte çok da hata yok. Petrol, otomobili yürüten ve eski enerji kaynaklarını ikame eden bir kaynak. Petrol büyük bir karmaşaya yol açmıştı, tıpkı bugünlerde yoğun verinin yaptığı gibi. Bulut, kolayca ve çabuk bir şekilde uygulanabilen çözümler konusunda garanti veren bir teknoloji… Bu eğilimlerin ekonomi ve toplum üzerinde ne tür etkileri olacak acaba? Ve bulut bilişimin rolü, esneklik ve güvenlik noktasında nedir? Bunlara CeBIT’de yanıt aranacak.
Dijital Dönüşüm
Hiçbir endüstri dijitalleşmeden kaçamaz. CeBIT’de d!conomy, yani bağlantılı ekonominin yeni iş modellerini nasıl oluşturduğu anlatılıyor. Dijital girişimler, daha fazla alanı işgal ediyor, diğer oyuncuları baskı altına alıyor. Otomotiv endüstrisine bir baksanıza, yerel teknoloji ya da endüstriyel otomasyon. Ayrıca, müşteriler ve tedarikçilerin birlikte aynı networklerde çalıştıkları eğilimler de mevcut. Bu tedarikçiler için ne anlama geliyor? Kendilerini tekrar, tekrar kanıtlamak zorunda kalacaklar. Bu senaryoda bilişim teknolojileri karar vericilerine çok iş düşüyor. Bu gelişmeleri izleyip kontrol etmek, hangi endüstri, hangi iş demeden girişimlerini yenileyebilmeliler.
Nesnelerin İnterneti
Maliyet etkili sensorlar, RFID etiketler ve bileşenler, her gün nesneler ve makinelerin birbirleriyle iletişim kullanımını sağlayan küçük ötesi bilgisayarlar. Nesnelerin İnterneti tam gaz geliyor ve hayatımızı tamamen değiştirecek. Bugün nesnelerin yalnızca yüzde 1’i birbirine bağlı. 2020 yılına kadar 55 milyar nesnenin birbirine bağlanmış olması bekleniyor. Amerikalı uzmanlar, özellikle sağlık, endüstriyel sektörleriyle, yarının akıllı kentlerinin 19 trilyon dolarlık yeni bir pazar yaratma potansiyeli olduğuna dikkat çekiyorlar.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da teknoloji dünyasının kalbi CeBIT’de atacak… Ve biz Hannover’den tüm olan biteni sizlerle paylaşacağız.