Son yıllarda benzeri görülmemiş büyük dijital gelişmeler ve yenilikler yaşıyoruz. Teknoloji, öngörülemeyen yollarla bizi kendisine bağlarken, dünya hızlı bir şekilde hareket ediyor ve hayatımız dijitalleşiyor. Tam da bu noktada kendimize yönelttiğimiz soru: “Vatandaş olarak biz bu değişimin neresindeyiz?”
Vatandaşlık kavramı evrim geçiriyor
Her ne kadar günümüzde “dijital vatandaşlık” kavramını konuşuyor olsak da, yakın geçmişe dönüp referans almakta fayda görüyorum. Çünkü dijital vatandaşlık ve Vatandaş 4.0 gibi kavramları anlayabilmek için öncelikle “vatandaşlık” kavramının iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. Vatandaşlık kavramı anlaşılıp, özümsendikten sonra dijitalleşme sürecine daha kolay adapte olabiliriz. Bu sayede dijital yerliler olmaktan çıkıp, dünya vatandaşı olma yolunda daha hızlı ilerleyebiliriz.
Normal şartlarda hukuksal olarak bir ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese vatandaş deniyor. Vatandaşlık kavramı beraberinde bireylere çeşitli sorumluluklar da getiriyor. Örneğin; sorumlu vatandaşlardan seçme ve seçilme hakkını kullanması, sivil toplum kuruluşlarına üye olarak dolaylı yoldan ülke yönetimine katılması ve insanların rahat ve huzurlu yaşaması için düzenlenen kanun ve kurallara uyması bekleniyor. Vatandaş ayrıca vergi vermenin ve ülkesinin çıkarlarını korumanın bir vatandaşlık görevi olduğunun bilincinde hareket etmeli ve bu konuda üzerine düşen sorumluluktan kaçınmamalı. Bu saydıklarım bir ülkenin vatandaşından temel beklentileri. Ülkelerin gelişmişlik ve kalkınma düzeylerine göre bu beklentiler ve sorumluluklar zamana göre değişkenlik gösterebilir.
Dijital yerli değil, dünya vatandaşı olmalıyız
Günümüzde vatandaş kavramının yerini yavaş yavaş dijital vatandaş kavramı almaya başlıyor. Baş döndürücü bir şekilde değişen teknoloji ve beraberinde getirdiği yeni teknolojiler hayatımızı hızla değiştiriyor. Artık neredeyse hepimizin cebinde akıllı telefonlar var ve istediğimiz an internete bağlanıp, bilginin kaynağına ulaşabiliyoruz. Yaşadığımız evler ve şehirler akıllanıyor ve neredeyse ışık hızıyla dijitalleşiyoruz. Yakında etrafımızda gördüğümüz pek çok cihaz akıllanacak ve tek komutla çalışabilir hale gelecek. Yapay zeka ve makineler bizim yerimize düşünecek ve robotlar sayesinde pek çok kişi işsiz kalacak. Tam da bu noktada hayatımızda ciddi bir e-dönüşüm yaşanırken, dijital vatandaşlara insan haklarının korunup geliştirilmesi ve vatandaşı olduğu ülkeye karşı çeşitli sorumluluklar da yüklüyor.
Geldiğimiz bu süreçte eğitim kurumlarına büyük iş düşüyor. Artık sadece iyi eğitimli vatandaşlar değil, “dijital dünya vatandaşı” yetiştirme zorunluluğumuz ortaya çıkıyor. Her ne kadar bugünlerde bu kavram kodlama ve yazılım eğitimleri ile yaygınlaştırılmaya çalışılsa da temel vatandaşlık kavramı anlaşılmadan dijital dünya vatandaşı olmak çok da mümkün görünmüyor. Dijital bir vatandaşın aynı zamanda demokratik bir vatandaş olması, her alanda katılımcı, etkin, eşitlikçi, hak ve özgürlüklere saygılı, demokratik davranış biçimini içselleştirmiş olması gibi özelliklerinden söz edilir. Aynı zamanda demokratik vatandaş; yasalara uyan, çevreye karşı duyarlı, hak ve özgürlüklere saygılı, sorumlu vb. özellikleri taşımaktadır. Demokrasinin ve insan haklarının sağlıklı bir biçimde işlemesi,dijitalleşen hayatımızda demokratik bir ortamın oluşması ve yerleşmesi de demokratik vatandaş sayesinde olacaktır. Bu açıdan vatandaşların dijitalleşme sürecinde özellikle demokratik davranış biçimini içselleştirmiş olmaları son derece önemlidir.
Okullarda “Dijital Vatandaşlık” dersi okutulmalı
Dijital bir geleceğe hazırlık için eğitim müfredatlarının da yenilenmesi ve çağın gerekliliklerine uygun hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Keza yakın gelecekte pek çok meslek geçerliliğini kaybedecek ve yeni meslekler ortaya çıkacak. Öğrencilerin bu yeni dünyaya ayak uydurabilmeleri ve dijital kültürün oluşturulması için okullarda “Dijital Vatandaşlık” derslerinin okutulması gerektiğini düşünüyorum. Bu derslerde öğrencilere e-devlet uygulamaları, temel ahlaki değerler, evrensel insan hakları, sosyal medya kullanımı ve internet ortamında güvenlik kuralları gibi konular öğretilebilir. Nitekim öğrenciler teknolojinin sunduğu imkanlardan yararlanırken, dijital güvenlik kurallarına dikkat etmeli ve kendilerini olası tehdit ve tehlikelerden koruyabilme becerisini kazanmalılar. Öğrencilerin bu konuda eğitilmesi ve dijital dünyaya adaptasyonu toplum ahlakı ve güvenliği sağlamak açısından da oldukça önemli. Keza her geçen gün işlenen suçlar da dijitalleşiyor ve dünyada milyonlarca çocuk ve insan siber zorbalığa maruz kalıyor.