Zamanın teknolojiyle beraber uygun adım ilerlediği günlerdeyiz. Her şey 25-30 sene öncesine göre son derece farklı görünüyor. Akıllı telefonlarımız, beğeni toplayan sosyal medya hesaplarımız ve bitmek bilmeyen paylaşımlarımız… Her yerdeler. Benim yaş grubumda olanlar kendi çocukluklarını hatırlayacaktır şüphesiz. Ne kadar farklı meşguliyetlerimiz vardı değil mi? Bu, elbette “Eskiden her şey çok harikaydı” yazısı değil… Sadece farklı olduğunu söylüyorum. Bunu söylememin nedeni; bugünün çocukları, gözlerini açtığı anda teknolojiyle ve internetle tanışıyor. Öyleyse bugün sizlerle, anne-baba olarak çocuklarımızı sosyal medyaya dahil edip etmemek konusunda biraz sohbet edelim.
Zamanımızın gerçeği: Teknoloji ve Sosyal Medya
Öncelikle bunların hayatımızdaki mevcudiyetini kabul etmekle başlamalıyız. Çünkü ne kadar reddetmeyi seçersek seçelim, dünyanın geri kalanı sosyal medya uygulamalarıyla ve paylaşımlarıyla mutlu. Teknolojik gelişmelerle beraber, sosyal medya kullanımı daha ileri noktalara taşınıyor ve yakın zamanda bu işin sonunun gelmeyeceğinden emin olabilirsiniz. Eğer bir dağın başında hayatın anlamını bulma yolculuğuna çıkmayı düşünmüyorsanız, teknoloji sizin ve çocuğunuzun daima bir parçası olacaktır. Onu reddetmeyin.
Çocuğunuzu iyi tanıyın
Unutmayın ki; çocuklar aynı fiziksel gelişimi göstermedikleri gibi, aynı sürede aynı ruhsal ve psikolojik gelişimi de göstermezler. Olgunlaşma süreci bazı çocukların daha kısa, bazılarınınsa daha uzun sürer. Ebeveynleri olarak çocuğunuzu iyi tanıyın ve tarafsız olarak çocuğunuzun olgunluğunu değerlendirmeye çalışın. İnternette ve sosyal medyada öfke patlamaları yaşamayacağını, kolay kandırılamayacağını ve sosyal medyayla ilgili ona anlatacaklarınızı anlayabileceğini düşünüyorsanız, artık sosyal medyaya adım atmasına müsaade edebilirsiniz demektir.
Sosyal medyaya ilk adım
Şimdi hepimiz biliyoruz ki sosyal medya sitelerine bir minimum kayıt olma yaşı var. Platformuna göre değişmekle birlikte bu sınır 13, 16 veya 18 olabilir. Ancak bunun bizim için önemsiz olduğu ortada. Sosyal medyada ergenlik dönemine bile ulaşmamış çocuk sayısının ne kadar fazla olduğunu yalnızca kısa bir gözlemleme sonucunda siz de fark edebilirsiniz. Daha önce söylediğim gibi; çocuğunuzun olgunluğu ve söyleyeceklerinizi idrak edebiliyor olması önemli bir kriterdir.
Her şey yolundaysa, çocuğunuza sosyal medyanın kapılarını aralayabilirsiniz. Ancak tamamen kapıları açmayın!
Sosyal medyada iletişim özgürlüğü
Sosyal medyaya yeni adım atan bir çocuk, çocuk olmanın saflığıyla her şeyi deneyimlemek ve görmek isteyecektir. Çocuk saflığıyla herkesle konuşmak isteyecek ve masumiyetiyle hareket edecektir. Çocuğunuz, kesinlikle internette kendisine yalan söyleyebilecek kişiler olduğunu bilmeli ve öğrenmelidir. Ona yalan söyleyecek, onu kandırabilecek kişiler olduğunu, aslında herkesin göründüğü gibi olmadığını öğrenmelidir. Bunu sizden öğrenmelidir, sizler ona anlatmalısınız. Evet, hayal kırıklığı yaşayacaktır. Güven duygusu sarsılacaktır. Ama bu, dünyayı tanıma yolunda iyi bir adımdır. Tedbirli olmayı öğrenecektir; kandırılması daha zorlaşacaktır.
Yine tamamen bu nedenden ötürü, ilk başlarda yalnızca gerçek hayattan tanıdığı ve görüştüğü (kendi arkadaşları, akrabaları, ebeveynleri vb.) kişilerle sosyal medyada kontak kurmasına izin verilmelidir. Doğrudan yasakçı olmak yerine öncelikle bu durumun nedenini çocuğunuza anlatmanız, otoritenizi sorgulanabilir hale getirmeyecektir. Çocuğunuz, sizin beklentilerinize kendi isteğiyle uyacaktır.
Yasakçı değil, bilgilendirici olun
Unutmayın ki yasaklar hepimiz için ilgi çekicidir. Çocuklar, yasaklara karşı olan zaaflarını gizleme gereği duymazlar. Yapması istenmeyen davranışları hiç saklamadan yapmaya çalışırlar. Bu yüzden yasakçı ve baskıcı bir tutuma girmek, çocuğunuzu sizden gizli işler yapmak üzere teşvik edecektir. Onunla konuşmalısınız. Görebileceği zararları anlatmalısınız. Kötü insanların varlığını öğrenmeli, dünyanın acımasızlığını yavaş yavaş kavramalıdır. Ona vereceğiniz bilgileri, olgunluk düzeyine uygun olarak ve zamana yayarak vermelisiniz. Denetiminiz daima olsun ve bu denetiminizden ötürü çocuğunuz sizden kaçmasın.
Dengeli olabilmek ve teraziyi ayarlamak, sizin ebeveynlik içgüdülerinizde var! Ona güvenin. Aile saadetiniz mutlaka devam edecektir.