Teknoloji alışık olmadığımız alanlarda da faaliyet gösteriyor ve ciddi problemlere çözümler getirebiliyor. Bugüne dek büyük ölçüm cihazları ve onların sonuçlarının telefon, tablete aktarılması, uygulamayla yönetilebilmeleri seviyesindeki teknolojiler, artık çok daha ileri bir noktada.
Uygulamaya veri gönderen beyin implantları, yutulabilir ölçüm cihazları, çip ile yapılan testler başta olmak üzere, doktorların (ve elbette hastaların) işine yarayacak gelişmeleri bir araya getirdik.
Biyo-piller
Artık çipleri yutacağız. Vücudun hassasiyet göstermeyeceği materyallerden üretilen bu cihazlar, genellikle batarya, algılayıcı ve haberleşme biriminden oluşuyor.
Yutulabilir algılayıcıların kullanımı artıyor, fakat pil ömürleri, hasta bunları yuttuktan sonra, ancak birkaç saat dayanabilecek kadar oluyor. MIT’deki bir ekip ise sindirilebilen sıvılardan elektroliti ayıran yeni bir pil geliştirerek, buna çare olmayı hedefliyor.
Böylece enerji üretebilen cihaza bir ısı ölçer de eklendi ve deneyde kullanılan domuzun sindirim yolunda altı günden uzun süre veri aktarmayı başardı.
Küçük laboratuvarlar
Stanford Üniversitesi’nin geliştirdiği bir mikroçip, vücuda yerleştirilerek 20 adet tıbbî test yapabiliyor. Bu testlerin arasında göğüs kanseri hücrelerini diğerlerinden ayırarak tanı koyabilmek, çeşitli toksinler için görüntüleme yapmak gibi gelişmiş testler de yer alıyor.
İşin en güzel yanı ise, bu mikroçipi üretmenin mâliyetinin kuruş seviyesinde olması. Normalde tüm bu testleri yapmak yüzlerce liraya mâl olabilecekken, teknoloji sayesinde çok daha ucuza getirilmiş oluyor.
Cihazın hastanelerin de az sayıda ve sağlık ulaşımının son derece sınırlı olduğu gelişmekte olan ülkelerde kullanılması hedefleniyor.
Kulak çınlaması uygulamaları
Beynin sesle ilgili korteksiyle ilişkilendirilen kulak çınlaması, süreklilik arz ettiğinde insanı çıldırtacak düzeyde rahatsız edici olabilir. Ancak Cenevre’de yer alan Wyss Center’daki araştırmacılar buna bir çare bulduklarını düşünüyorlar.
Biyo ve Nöromühendislik bölümündeki ekip, kulak çınlamasından muzdarip kişilerin düşünce gücüyle bunu durdurmasını sağlıyorlar. Her ne kadar kulağa çılgın bir fikir gibi gelse de, aslında son derece mantıklı. Bu durumu düzeltebilmek için bir beyin implantı kullanılıyor. Sinyaller implant üzerinden kişinin telefonuna aktarılıyor. Telefon ekranındaki alarmı gören kişi, bu ekranı değiştirmek istediğini düşünerek sesi kontrol altına alıyor. Bunun sebebi de sinyalin fiziksel, somut bir hâl alması ve beynin bu tip olaylardaki etkisi. Yani somutlaşan problemi ortadan kaldırmak için düşünmek, beynin buna çözüm bulması için yeterli oluyor.
Gözler için otomatik odaklama
Okuma gözlüğü ve diğer farklı odaklı görme aparatları yakında tarihin sayfaları arasında yerini alacak. Utah Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, yeni bir gözlük ile görüşümüze akıllı telefon gücü katacaklar.
Ara katmanında gliserin bulunan lensleri kullanan ekip, gözlüğü kullanan kişinin baktığı noktaya göre odaklamayı otomatik ayarlıyor. Gliserin, yoğunluğu ile ışığın kırılımını kolayca ayarlamayı sağlıyor. Otomatik odaklama için de 14 ms süre gerekiyor. Şimdilik bu o kadar da hızlı değil, zira göz bu süreci fark edebiliyor.
Prototip de biraz hantal duruyor, ancak şimdiden otomatik odaklama sürecini hızlandırma, gözlüğü de inceltip, daha hafif hâle getirme çalışmaları başladı.
Bakım robotları
Dünya nüfusu yaşlanırken, robotlar da akıllanıyorlar. Özellikle Asya’da insanlara bakmak üzere robot çalışmaları yaygın bir durumda.
Maharetli robotlar, temel ev işlerini üstlerine alabilir, ilaçları ve randevuları hatırlatabilir, belirli durumlarda kişinin yakınlarına haber verebilirler. Meşhur kişisel ulaşım cihazı Segway’i üreterek ünlenen Segway Robotics, bu konuda MIT ile ortak bir çalışma yürütüyor. Singapur’da bir hackathon için birleşen ikili, üç gün içerisinde 75 takımı yarıştırdı.
Amaç, Segway’in Loomo adlı robotunu yaşlıların bakımında kullanabilmek için modifiye ettirmekti. Burada şirketin ve üniversitenin beğendiği fikirler, dünyaya sunulmadan önce, Singapur’da denenecek.