Taş plaklar, kasetler, CD’ler, dijital müzik teknolojileri ve en sonunda yapay zeka! Y kuşağı olarak adeta müzik sektörünün evrimine tanıklık ediyoruz. Peki ama müzik sektörü nereye gidiyor? Bizleri yakın gelecekte ne tür yenilikler bekliyor?
Yakın gelecekte müzisyenlere gerek kalmayacak mı?
Geçtiğimiz yıl Sony Computer Science Research Laboratory’den (Sony CSL) bir grup bilim insanı, tamamı yapay zeka tarafından üretilen ilk pop şarkısı “Daddy’s Car”ı yayınladı. Sony CSL’ye ait yapay zeka teknolojisiyle üretilen şarkı, efsanevi müzik grubu “The Beatles”ın sound’ını hatırlatıyor ve oldukça başarılı. Şarkıyı oluşturabilmek için onbinlerce parçayı tarayarak, çeşitli müzik türlerini öğrenen Flow Machines teknolojisi yakın zamanda top listleri altüst edecek “hayali şarkıcıların” da ortaya çıkmasına neden olabilir. Hali hazırda bu teknolojiyle pek çok farklı müzik türünde orjinal şarkılar besteleyebiliyor, müzik tarzlarında etkileşim yaparak yeni konseptler geliştirebiliyor. Bu da akıllara yakın zamanda acaba müzisyenlere gerek kalmayacak mı sorusunu getiriyor. Pek çok sektörde olduğu gibi müzik sektörünün ara katmanlarındaki çalışanlara da yakın zamanda ihtiyaç kalmayabilir. Hatta müzik yapmak için enstrüman çalan müzisyenlere de gerek duymayabiliriz. Yapay zeka teknolojisi ve inovasyonla gelişen müzik endüstrisi sayesinde bu artık mümkün hale geliyor.
Eski çağlardan beri yapılan pek çok araştırmada müzik ve matematik arasındaki ilişki daima ilgi çekmiş ve fark edilmiştir. Tarih boyunca Pisagor, Öklid ve Leonardo Fibonacci gibi pek çok bilim insanı müzikle matematik arasında bağ kurmuş, hatta Pisagor matematiksel hesaplarla enstrümanlardan çıkan sesleri hesaplayarak kendi müzik aletini geliştirmiştir. Aynı zamanda Beethoven’in “5 senfonisi” matematikteki altın oranla oluşturulmuş şaheserlerden biridir. Görüldüğü üzere müziğin temeli matematiktir ve dijital teknolojilerle herhangi bir enstrümana ihtiyaç duymadan müzik yapılabilir. Bu noktada müzisyenlerin dijital müzik teknolojilerine kendilerini adapte etmeleri ve gelecekte müzik konusunda kariyer yapmak isteyen gençlerin kodlama öğrenmesi gerektiği sonucunu çıkarabiliriz.
PlayLab çocuklara müzikle kodlama öğretiyor
Yaklaşık 6 ay önce Levent Karadağ ile birlikte hayata geçirdiğimiz PlayLab Türkiye’de çocuklara özel eğitimler tasarlıyoruz. Bu eğitimlerde çocuklar robot yapıyor, kendi oyuncak ve mobil oyunlarını tasarlayabiliyor, drone uçuruyor, aldıkları kodlama eğitimini başka disiplinlerle buluşturup, yeni teknolojiler geliştirebiliyorlar. Yeni hayata geçirdiğimiz “Müziğini kodla” hareketi ile çocuklar; kodlama, donanım ve popüler müzik yazılımlarının yanı sıra elektronik müzik prodüksiyonu ve performansı konularında da eğitim alacaklar. Burada edindikleri deneyimi, kendi tasarladıkları enstrümanları ve müzikal arayüzleri geliştirecek/üretecek şekilde kullanacaklar. Programın yönetimini Altın Portakal ödüllü besteci, elektronik müzik sanatçısı ve prodüktörü Başar Ünder’le birlikte yürütüyoruz. Eğitmen kadrosunda Yıldırım Gülsever, Çağrı Temel ve Umut Ayyıldızlı gibi alanında uzman isimler yer alıyor.
STEM ve STEAM metodu ile PlayLab Türkiye tarafından özel olarak geliştirilen eğitim programı kapsamında çocuklar ve gençler; 4 ve 8 haftalık eğitim programlarıyla kendi müziklerini yapmayı ve kendi enstrümanlarını üretmeyi öğrenecekler. Eğitimler UNIQ Istanbul’da, ZUHAL Müzik Stüdyoları’nnda gerçekleştirilecek.