Geçtiğimiz hafta can sıkıcı bir hack olayı yaşanmış olsa da, gereken güvenlik sağlandığında Nesnelerin İnterneti hayatı kolaylaştıran bir teknoloji.
Hem gündelik hayatı hem de iş hayatını kolaylaştıran bu teknolojide, akıllı saatler, beyaz eşyalar, küçük ev aletleri gibi ürünler kullanılarak fayda sağlanıyor.
Aslında cihazların birbiriyle konuştuğu (yani makineden makineye veya M2M olarak adlandırılan) bir teknolojiden bahsediyoruz.
Örneğin buzdolabına takılan bir işlemci ve yüklenen işletim sistemi, çeşitli algılayıcılar ve kamera kullanarak dolapın içindeki yiyeceklerin ne olduğunu tespit edebilir. Hatta miktarını belirleyerek, alışveriş yapabilir. Bir web arayüzü ya da uygulama ile size azaldıkça sipariş vermesini istediğiniz yiyecek ya da içecekleri seçebilme, siparişi onaylama imkânı da sunar.
Bunun gibi cihazlar hayatımıza gireli uzun bir zaman oldu. Ancak artık siparişleri sizin parmak izinizle onaylamak gibi işlevleri bulunuyor. Bu da, geçen Cuma yaşanan ve açık kaynaklı bir saldırı sistemi olan Mira’nın insandan bağımsız olarak internete bağlanan cihazları ele geçirerek, başta Twitter gibi siteleri çökerten saldırısına benzer şekilde, olumsuz şeyler yaşanmasını önlüyor.
Tekrar Nesnelerin İnterneti’ne dönelim ve büyük kapsamlı projeleri yakından inceleyelim…
Acaba şu anda foklar ne yapıyor?
İskoçya’daki St. Andrews Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, bir grup foka taktıkları telemetrik etiketler sayesinde, onların konumunu, davranışlarını ve yaşadıkları çevreyi izlemeye başladılar.
Bu etiketlerle elde edilen veriler, Vodafone’un M2M ağına aktarılarak bilim insanlarına ulaştı. Elde edilen bilgiler ve gözlemler ise İskoç hükümetinin doğal yaşam ve çevre politikalarını etkileyecek.
Acı yok Ussain…
Puma’nın New York merkezli reklam ajansı Walter Thompson ve MIT Üniversitesi ile yaptığı işbirliği sonucunda bir robot geliştiriliyor. Bu robot, koşucuların performansını artırmayı ve kariyer hedeflerine ulaşmasını sağlamayı hedefliyor.
Üzerinde 9 adet kızılötesi algılayıcı bulunan robot, koşu parkurunu tarıyor, toplam hız ve mesafeyi ölçüyor. Ayrıca koşucuların seçtikleri bir hız/mesafe ile yarışabiliyor. Böylece koşucular yorulmayan ve belirli görevleri yerine getiren bir rakip kazanarak, daha verimli çalışabiliyorlar. Puma Beatbot adlı cihaz, Ussain Bolt’tan da hızlı koşabiliyor. Dolayısıyla, tüm koşucular için faydalı…
Çocuklar Nesnelerin İnterneti’ni canlı örnek ile öğrenecekler
Geçen yıl BBC’nin tanıttığı micro.bit adlı minik bilgisayar, çocukların bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (İngilizce STEM olarak kısaltılıyor) konularına çalışmasını kolaylaştırmayı hedefliyor. Lancaster Üniversitesi ve Nominet işbirliği, cihaza Nesnelerin İnterneti desteğini de sağlıyor.
Micro.bit cihazları kendi aralarında veri aktarımı yaparak, Nesnelerin İnterneti’nin nasıl çalıştığını gösterebiliyor.
İlacımı aldım mı derdi bitiyor
Teknolojinin cihazları birbirine nasıl bağladığının en güzel örneklerinden birisi sağlık alanında görülebilr. Güney Kore Temel Bilim Enstitüsü Nanopartikül Araştırma Merkezi’ndeki bilim insanları, diyabet hastaları için bir bant geliştirdiler.
Glukoz seviyesini izleyen ve gerektiğinde vücuda insülin veren bant, insanların düzenli ilaçları yüksek oranda almadıkları bilgisiyle bakıldığında, tedavi sürecini önemli ölçüde iyileştirebilir.
Otopark mafyasına son!
Kalabalık şehirlerde park yeri bulmak, kabus gibi olmasının yanı sıra, insanların kısıtlı zamanından da çalar. Nesnelerin İnterneti bu problemi çözme potansiyeli taşıyor. Intel’in bir süredir Siemens ile gerçekleştirdiği çalışma, birbirine ve merkeze bağlanabilen bir algılayıcı ağını içeriyor.
Akıllı telefonunuzu kullanarak, müsait yerleri görmek ve park ücretini ödemek mümkün oluyor. Bu da, trafik sıkışıklığı, vakit kaybı, çevre kirliliği ve otopark mafyası gibi sistemleri ortadan kaldırarak, hayatı kolaylaştırabilir.
Gürültüsüz, trafiksiz, çevreci şehir
Birçok şehir, algılayıcılar ve mobil teknolojinin faydalarını birleştiren ve şehirdeki yaşam kalitesini artıran projeler üzerinde çalışıyor. Hindistan, 100 şehirde benzer bir çalışma için 15 milyar dolar harayacak, Birleşik Arap Emirlikleri ise Dubai için 8 milyar doları gözden çıkartmış durumda. Bu sistemler trafik ışıklarının süresini trafik ortalaması, anlık durum, diğer ışıklardaki yoğunluk ve herhangi bir acil duruma karşı otomatik ayarlayabilecek. Ayrıca şehirdeki park alanları, şarj istasyonları, en yakındaki hizmetler kolayca mobil uygulamalarla görülebilecek.
Barselona ise sokak aydınlatmalarının da bu sistemlere eklemeyi planlıyor. LED teknolojisinin yanı sıra, harekete göre aydınlatma ile ciddi bir enerji tasarrufu planlanıyor. Ayrıca şehirdeki çevre kirliliği, gürültü, nem ve genel ortam ölçümleri de bu algılayıcılarla yapılarak, şehir yönetimini kolaylaştıracak.