1970’li yıllarda 230 bin nüfusa sahip Birleşik Arap Emirlikleri’nin bugünkü nüfusu 9,3 milyon. Ülke 230 kat ekonomik büyüme ile dünyanın en zengin ülkeleri sıralamasında 8. sıraya yükselmiş durumda. Nüfusun yalnızca %16’sının kendi halkı tarafından oluşturulduğu ülkede geri kalan kişiler göçmen ve yabancı ziyaretçilerden oluşuyor. Ve bu da ülkeye farklı bir dinamizm kazandırıyor. Birleşik Arap Emirliklerinin en kalabalık şehri olan Dubai ise özellikle girişimcilik açısından sadece Birleşik Arap Emirlikleri’nin değil dünyanın da gözde merkezlerinden biri olma yolunda ilerliyor.
Girişimciler için önemli fırsatlar sunuyor
Dubai’deki girişimler Arap Emirliklerinin kendisi kadar hızlı değişiyor. Bundan 10 yıl önce şehirde çok az sayıda girişim mevcuttu. Bugün şehirde Khalifa Fund, 2014 yılında kurulan Impact Hub Dubai ve In5, 2013 yılında kurulan Turn 8 gibi çeşitli girişimler yer alıyor. Bununla birlikte devletin açtığı inovasyon merkezinde düşük kiralar uygulanarak girişicimcilere teşvik sağlanıyor. 2012 yılında devlet tarafından hayata geçirilen teknoloji fonu Silicon Oasis Founders, 2015 yılında kurulan teknoloji girişimi Astrolabs, yine 2015 yılında kurulan Flat 6 Labs Abu Dhabi diğer örnekler. Ayrıca Envestors, Emerge Ventures, STEP, TIE Dubai, Startup Weekend gibi sayısız organizasyon örneği daha sayılabilir.
Bunun yanında New York tabanlı Pepsico ve Berlin tabanlı e-ticaret firması Rocket Internet de Dubai girişimlerini başlatan uluslararası firmalardan bazıları. Şehir çok uluslu şirketlerin fazlasıyla ilgisini çekiyor. Örneğin Pepsico 2014 yılında Dubai’de bir araştırma laboratuvarı açtı. Rocket Internet’nin online alışveriş alanındaki yatırımlarından Namshi’nin ise Dubai’de 30 bin adetin işlem gördüğü bir deposu bulunuyor. Dubai ayrıca 20 ekim 2020’de başlayacak olan World Expo 20/20’nin hazırlıklarını yapıyor. Organizasyona 25 milyon ziyaretçinin katılması bekleniyor.
Düşük vergiler, jeopolitik konum ve serbest ticari politikaları
Girişimciler için Orta Doğu’nun Silikon Vadisi olan Dubai aslında bir çölden bugünkü şekline dönüştürülmesi ile ünlü. 1990’ların ortasında Sheikh Mohammed bin Rashid al-Maktoum şehri uluslararası bir başkente dönüştürmeye karar verdi. Bugünlerde şehri yatırımcılar için çekici hale getiren faktörleri şu 3 başlık altında verebiliriz: Düşük vergiler, konumu ve serbest ticari politikası. Gelin bu faktörleri biraz açalım.
1. Dubai Asya, Orta Doğu ve Afrikada’ki hızlı gelişen pazarlara açılan kapı durumunda: Yatırımcılara göre Hindistan ve Nijerya gibi gelişmekte olan ülkeler %5’ten daha yüksek bir hızla büyürken bu oran gelişmiş ülkeler için en fazla %2 ya da 3. Dubai yalnızca coğrafi konum olarak gelişmekte olan ülkelere yakın değil, aynı zamanda ulaşım ve ticari altyapısı ile girişimcilere kolaylık sunuyor.
2. Gurbetçiler de dahil olmak üzere şirket ve bireyler Dubai’de gelir veya satış vergisi ödemiyor ve bu da ekonomiyi canlı tutuyor. 7 Emirlikten oluşan Arap Emirliklerinde kişi başı gelir 45 bin dolar. Ancak diğer emirliklerden farklı olarak Dubai’de en büyük sektörler ticaret ve turizm olduğundan dolayı petrol fiyatı değişimlerinden çok fazla etkilenmiyor. En büyük sektör olan ticaret ve turizm gelirin %28’ini oluştururken, finans %27; ulaştırma %14’ünü oluşturuyor. Düşük vergileri Dubai’yi girişimciler için oldukça cazip bir hale getiriyor. Şehirde hızlı büyüyen e-ticaret sektörü değeri 1 milyar doları aşan Souq.com’a da ev sahipliği yapıyor.
3. Serbest ticaret politikaları Dubai’ye komşuları üzerinde de bir avantaj sağlıyor. Orta Doğu ve daha pek çok yerde gelişen ekonomilerin hızlı büyümesi yasalar tarafından engelleniyor. Dubai ise ekonomik avantajını uluslararası yatırım ve endüstrileri yasalarla destekleyerek sağlıyor. Örneğin Abraaj ofisleri yabancı firmalar için kolaylıklar sağlayan Uluslararası Finans Merkezi’nde yer alıyor. Bunun gibi teknoloji ve medyanın da içinde olduğu özel endüstrilere çeşitli imkanlar sağlayan bir kaç alan bulunuyor. Internet Zone ve Media City merkezlerinde çalışanlardan ülkenin diğer yerlerinde olduğundan farklı olarak çalışma vizesi talep edilmiyor.
Peki dezavantajları yok mu?
Dubai’nin dezavantajları da mevcut elbette. Bunlardan en önemlisi tabii ki aşırı sıcakları. Yaz aylarında sıcaklık ve nem insanların birkaç dakikalığına dahi dışarda durmalarına engel oluyor. İnşaatlar akşam yapılıyor. Emirlikte ayrıca keskin bir sınıf ayrımı var. Şehrin işgücünün çoğunu Pakistan ve Cezayir’den gelen fakir işçiler oluşturuyor. Buna ek olarak ülke basın ve konuşma özgürlüğünün olmaması nedeniyle sık sık eleştiriye maruz kalıyor. Diğer yandan Dubai’de yaşamak çok pahalı değil. Uzman görüşlerine göre ülkede iki çocuklu bir göçmen aile okul masrafları da dahil yıllık 150 bin dolara geçinebiliyor. Pek çok şirketin konut yardımı sağlamasının da bunda payı var tabii.
Dubai kısaca küçük bir şehirde büyük bir dünya sunuyor. Emirlik diğer Orta Doğu ülkeleri ile kıyaslandığında teknoloji anlamında gelişme yolunda. Büyük şirketlerin çoğu doğrudan ya da dolaylı olarak emirlikte temsil ediliyor. Ülkedeki farklı müşteri yapısı ve talep çeşitliliği girişimcilerin farklılık yaratmaları için bir avantaj.
Görsel kaynak: seedstarsworld.com