Otomobil endüstrisi uzun yıllardır teknolojinin ilerlemesinden nemalanıyor. Daha az yakıt tüketen daha konforlu ve daha teknolojik araçlar daha da güvenli olmak zorunda. İşte bu olguların tamamı ileri teknolojiden geçiyor. Araçlar eskisine nazaran kompleks bir yapıya büründükçe sürücülere düşen iş azalıyor. Bu yazımızda üç farklı marka ile sürücülere destek olan teknolojilerden bahsedeceğiz.
Renault ve Android işbirliği R-Link
Sürücü ve yol arasındaki bağı kuvvetlendirmek adına Renault markası bir süredir araştırmalarına devam ediyor. Otomobillerde birkaç yıldır yer alan R-Link özelliği ise henüz nihai aşamasına gelmese de yakın gelecek için olumlu sinyaller veren bir proje. 7 inç gibi büyük bir ekranla gelen R-Link’li modeller çoklu medya, navigasyon gibi destekle geliyor. Ayrıca aracın yakıt durumunu eş zamanlı ve detaylı olarak görebilmek bütçesine dikkat eden sürücüler için önemli bir artı. Benim testini yaptığım Renault Captur Outdoor modelinde R-Link’in eğlenceli bir özelliğini daha keşfettim. O da araç içerisine farklı motor sesleri verebilmeniz. Motosikletten, spor araca kadar birçok farklı ses teması içeriye verilebiliyor ve sizin gazla olan tepkileriniz de bu sese etki ediyor. Özellikle 1950 öncesi klasik Renault modellerinin sesiyle sürmek çok hoşuma gitti. Dış sesi kesmesi bakımından da faydalı bir özellik. R-Link’in kısa sürede yeni özellikler kazanacağına kesin gözüyle bakıyoruz. Özellikle internet desteği ile Türkiye’de de yol durumunda daha başarılı öngörülerde bulunabilir. Şu haliyle de aracınızda bir muavin düşünüyorsanız R-Link önemli katkı sunuyor.
Gözünüzü yoldan ayırtmayan teknoloji
Valeo sürüş destek konusunda yenilikçi teknolojiler kullanan bir diğer önemli marka. Aston Martin, Mercedes, Audi, Hyundai, Citroen, Kia ve Land Rover gibi farklı segmentte markaların anlaştığı Valeo aslında reklamlarını gördüğünüz kendi kendine park eden otomobillerin altındaki teknolojiye imza atan firma. Ultrasonik sensörlerle park sorununu en başarılı şekilde çözen Valeo, sürücü için 360 derece görüntü sağlayarak trafikteki kör nokta tabirini de tarihe gömmek istiyor. Valeo’nun en beğendiğimiz özelliklerinden biri de Head-Up Display denilen teknoloji. Kadranları şeffaf bir panel ile sürücünün göz hizasına taşıyan Head-Up Display sayesinde kafanızı hatta gözlerinizi hareket ettirmeden yola dair birçok bilgi ediniyorsunuz.
Otomobil içerisinde süper bilgisayar
Otonom yani kendi kendine sürüş için Google ve Tesla gibi birçok firma çalışma yapıyor ancak herkesin ortak şikayeti mevcut bilgisayar donanımlarının tam anlamda insansız sürüşe destek vermekte yetersiz kalışı. Uydu ile iletişim başta olmak üzere birçok verinin eş zamanlı olarak analiz edilip sonuca varılması özellikle işlemcileri zorluyor. Ancak bu konuda iddialı bir çözüm bilgisayar oyunlarına meraklı ve ekran kartlarına ilgi duyan herkesin yakından tanıdığı Nvidia markasından geliyor. Nvidia firması bir süredir mobil pazarda da yatırım yapıyordu ve görünen o ki bu alandan elde ettiği birikimi çok daha farklı bir sektöre aktarma kararı aldı. Artık Nvidia otomobil endüstrisinin kalbi ve duruma göre beyni olmak için kolları sıvamış durumda. Markanın yeni ürünü 8 teraflop veri işleme gücüne sahip 12 çekirdekli işlemciye sahip Drive PX2 yakında birçok otomobilin içerisinde yer alabilir. NVIDIA CEO’su Jen-Hsun Huang tarafından tam 150 MacBook Pro gücünde olduğu söylenen Drive PX2 saniyede 24 trilyon işlem yapabiliyor. Huang, bu kadar gücün aslında standart programlama için değil, sistemin kendi kendine öğrenebilmesi için kullanılacağını söylüyor. Nvidia’nın geliştirdiği ve henüz test aşamasında olan DIGITS platformunda kendi kendine öğrenip farklı sonuçlar çıkaran yazılımlar geliştiriliyor. Huang’a göre şehir trafiğini çözmek için bu tarz esnek bir algoritma şart. “Şehirde yayalar, bisiklete binenler ve daha birçok öngörülemeyen unsur var. Derinde işleyen bir sistem ile her zaman başarılı sonuç almak mümkün.” Drive PX2’yi kullanmak için Nvidia ile anlaşan ilk marka da Volvo olmuş durumda.