Bu yıl 50. yaşını kutlayan Star Trek ya da Türkçesi ile Uzay Yolu hem TV hem de beyazperdeye damgasını vurmuş bir yapım. Tüm dünyada filmin 50. yılı için çeşitli organizasyonlar düzenlenirken bir yandan sinemaseverleri 26 Ağustos’ta vizyona girecek fenomen serinin yeni filmi “Star Trek Sonsuzluk”un heyecanı sarmış durumda. Yeni film eminim hayal gücümüzün sınırlarını yine epey zorlayacaktır ancak şu ana kadar çekilen 12 filmin de inanın hala hayata geçmeyi bekleyen çok sayıda teknolojiyi barındırdığına emin olun. Star Trek ya da benzer bilim kurgu serilerinin genellikle zaman içinde gerçeğe dönüşen teknolojileri konuşulur bildiğiniz gibi, ancak ben bu yazımda konuya daha farklı bir açıdan bakıp çoğu hala hayal olan ya da pratikte kitlelere ulaşmasına çok fazla zaman olan, Star Trek filmlerinde yer alan teknolojileri bir araya getirdim.
Warp Drive
Gemiler ışık hızından daha hızlı seyahat edebilir mi? Işık hızı dünyanın en yüksek hız limiti ve yalnızca kütlesiz cisimler bu hıza ulaşabilir. Çünkü kütlesi olan bir cismi bu hıza ulaştırmak için sonsuz enerji gerekebilir. Peki ya hareket eden uzay olursa. Miguel Alcubierre’nin teorisine göre uzay aracının önünde yaratılacak bir negatif enerji baloncuğu ile uzay hareket edebilir. Ancak negatif enerji bilim adamaları tarafından henüz kanıtlanamadı. Buna ek olarak baloncuk durağan olmayacak ve enerji bir kez serbest bırakıldığında uzay gemisinin yavaşlaması ile büyük bir patlama yaşanabilir. Bu da demek oluyor ki Warp Drive’ın hayata geçmesi için daha çok zaman gerekli.
Replicators
Star Trek’te cihaz ya da istenilen herhangi bir şey olduğunda tek yapmaları gereken bunu bilgisayara anlatmaktı. Enerjiyi herhangi başka bir forma çevirebilen replikatör uzay yolunun en futuristik ve ikonik teknolojilerinden biridir. Bu teknoloji tam olarak gerçekleşmemiş olsa da 3D yazıcılar bu teknolojiye bir hazırlık niteliğinde. Bir çoğumuz son 5-6 yılın teknolojisi olarak bilsek de ilk 3D yazıcı bundan 30 yıl önce Charles “Chuck” Hull tarafından icat edildi ve patenti alındı. Ancak 3D yazıcılar asıl olarak 2009 yılında kullanılmaya başlandı.
Tractor Beams
Tractor Beam gibi araçlar bugün mevcut ancak hiçbiri bir uzay aracını hareket ettirecek kadar büyük ve güçlü değil. Bilim insanları molekülleri hareket ettirmek için “optical tweezers” adını verdikleri odaklanmış ışın demetlerini kullanıyorlar. Ses dalgaları objeleri suyun altına çekebilir ancak bu yöntem uzayda işe yaramaz. Eğer istediğiniz yalnızca cisimleri uzay geminize çekmekse çekim yasasına göre geminizin yeterince büyük ve ağır olması gerekir.
Tricorders
Star Trek sağlığın geleceğine de farklı bir bakış açısı getirmişti. Filmde tek bir cihazla insan vücudunu anlamak ve hastalığın nedenlerini teşhis etmek mümkün. Peki böyle bir cihaza sahip olmamız ne derece mümkün? Modern tıp alanında son yıllarda bilim kurgu ile yarışacak gelişmeler yaşandı. Bazıları tricorder teknolojisine rakip olacak nitelikte. Ancak henüz hiçbirinin o kadar geniş yetenekleri bulunmuyor.
Transporters
Star Trek deyince herkesin aklına gelen ilk replik “ışınla beni Scotty’dir. Peki bu efsane repliğe konu olan ışınlanma hikayesi gerçekte nedir? Teorik olarak ışınlanma mümkün. Tüm olay kuantum dolaşıklık kavramı ile ilgili. Yani aralarında belli bir ilişki olan iki atomdan birini ölçtüğümüz anda diğerinin bu sonuca göre kendini biçimlendirmesi. Tabii ki bu durum kuantum dünyasında çok küçük mesafeler için geçerli. Fakat şimdiye kadar bilim insanların gerçekleştirdikleri deneyle cisimlerin ya da insanların ışınlanması için yeterli değil. Şimdilik insan oğlu bilim laboratuvarlarında fotonlar yoluyla kuantum ışınlanma ile yetiniyor.
Phaser
‘Star Trek’ ekibinin kullandığı unutulmaz ışın silahı Phaser, akabinde yapılan bilim kurgu film ve dizilerinde kullanılan tüm lazer silahlara ilham kaynağı olmuştur. Gerçek hayatta kullanılan elektrik şoku silahı Taser’e de ilham veren silahın filmdeki üstün özelliklere sahip olması için ise henüz çok zaman var. Star Trek fanlarının hatırlayacağı üzere serinin 3. bölümünde karşımıza çıkan Phaser tüfek kuvvetli lazer etkisi ile koca bir kayayı dahi yerinden oynatmıştı. Tüfek 2013 yılında yapılan müzayede de 231 bin dolara kendine alıcı bulmuştu.
Hyposprays
Star Trek’de kullanılan hypospray aslında basınçla sıkıştırılmış hava veya gaz kullanan bir enjektör. 1952 yılında savunma bakanlığında çalışan bir sivil araştırmacı alet üzerinde çalışmaya başladı ve 1962 yılında ABD patentini aldı. Çok dozlu jet enjeksiyon aleti olarak adlandırılan cihaz tüm dünyada çiçek hastalığı ile mücadelede kullanıldı. Ancak bir süre sonra aletin sağlık için riskli olabileceği ortaya çıktı. Epidermise temas eden alet hastalıkları kişiden kişiye taşıma riski oluşturuyordu. Kısa süre önce ise araştırmacılar tek kullanımlık jet enjektörler geliştirmeyi başardı. Geliştiren aletlerden PharmaJet 2014 yılında FDA tarafından onaylanarak grip salgınında kullanıldı.
Görsel kaynak: howstuffworks