Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    HaberlerOyunThe Legend of Zelda: Echoes of Wisdom Nintendo Switch İncelemesi

    The Legend of Zelda: Echoes of Wisdom Nintendo Switch İncelemesi

    Bulmaca, platform ve macera öğelerini birleştiren Nintendo’un Zelda serisi, kendine has formülüyle yıllardır beğeni topluyor. Oldukça köklü seri, Mario kadar olmasa da, çok geniş ve kemik bir kitleye sahip. Peki, sizin Nintendo’nun Zelda serileriyle aranız nasıl? Örneğin bugüne kadar aslında Zelda’yı değil de Link isimli minik bir kahramanı canlandırdığımızı biliyor muydunuz? Ancak ilk kez bu oyunda Link’i değil Zelda’yı oynuyoruz. O nedenle gerek sıkı takipçiler gerekse seriye uzaktan bakanların merak ettiği bir oyun The Legend of Zelda Echoes of Wisdom.

    The Legend of Zelda
    The Legend of Zelda serisini yeni macerasını geniş bir haritada ve birçok ekipmanla yaşıyor

    The Legend of Zelda ile Akıl Oyunları Başlıyor

    Uzun bir oynanışa sahip olan seri, genellikle yavaş başladığı için bence Türkiye’de yeterince değer görmüyor. Fakat bu sefer yapımcılar adeta bir James Bond gibi hızlı bir giriş tercih ediyor. Bu kısa sekans boyunca Link’i kullanıyor ve aksiyon yaşıyoruz. Tam neler oluyor derken The Legend of Zelda evreninde zaman yırtılması yaşanıyor ve boyut açılıyor. Bu noktada daha fazla hikayeden ödün vermeden kontrolün Zelda’ya geçtiğini belirteyim.

    Zelda
    İşte bir “echoes” örneği. Kaya gibi onlarca nesneyi çağırarak çözüm arıyorsunuz

    Kalem, Yatak, Saksı, Taş Kılıçtan Güçlüdür

    Link’in temel gücü, yani serinin tüm önceki oyunları, kılıca dayalıydı. Eski oyunları oynamayanlar için mutlaka en azından kılıcı bulup bir zindana girmeden vazgeçmeyin derim. Bu sefer dövüş mekanikleri biraz daha zeka istiyor. Şöyle ki prensesimiz etkileşime girdiği nesneleri “echo” (yankı) adı altında öğreniyor. Daha sonra bu nesneleri adeta bir yankı gibi çağırarak mevcut dünyaya aktarıyor. Kulağa karmaşık geldiğinin farkındayım. Daha iyi anlaşılması adına şöyle bir örnek vereyim. Bir kayanın yanından ilk defa geçtiğimizde nesnenin etrafında parlama görüyoruz. Hemen yanına gidip sihirli değneğimizle onu öğreniyoruz. Daha sonra büyük bir sandığı kırmamız gerektiğini düşünelim. Bir şekilde tepeye çıkıp yine değneğimizle kayayı “çağırıyoruz”. Kayanın “yankısı” beliriyor ve aşağı düşüp sandığı kırıyor.

    Çok Fazla Özgürlük Zelda için Bile Bazen Yorucu Oluyor

    Yeni oyunun albenisi işte yukarıda verdiğim örnekteki gibi “echo”larda yatıyor. Ortalama 30 saat süren oyunda 60’tan fazla nesne topluyoruz. İşte elimizin altında çok sayıda nesne olması hem artı hem eksi bir durum. Nesnelerle serbest bir şekilde derdimizi çözme şansımız var. Adeta bir oyun alanı gibi takılıp farklı farklı çözümler üretiyoruz. Bu bakımdan yapımcılar Tears of the Kingdom’da tavan yaptığı özgürlüğü bu oyuna da taşıyorlar. Diğer taraftan savaşın çok sınırlı olması nedeniyle en ufak bir engelde bile bu nesnelere mahkumuz. Haritada sıklıkla karşımıza çıkan ufak tefek canavarları alt etmek bazen sıkıcı hale geliyor. Bir noktadan sonra da açıkçası hangi nesnenin ne işe yaradığını karıştırma riski var.

    Bugüne Kadarki Hizmetlerin için Teşekkürler Switch…

    Tasarım olarak eski oyunlara sadık bir tasarım görüyoruz. Yani son Zelda’lardaki açık dünya yerine daha çizgisel bir yaklaşım var. Açıkçası birçok kişinin aksine ben bu tarzı Zelda’ya daha çok yakıştırıyorum. Açık dünya içinde yer yer Zelda unsurlarının kaybolduğunu düşünüyorum. Görünen o ki yapımcılar Link ile açık dünya, Zelda ile eski tip 2.5D devam edecekler. Son olarak FPS düşüşlerinin sıklıkla yaşandığı oyun teknik açıdan sanki daha iyi olabilirdi. Ya da oyun artık Switch’in miadının dolduğunu gösteriyor. Böyle bakılırsa belki de Nintendo, bu nesle kendince veda etmiş oldu. Yeni maceralarla yeni konsolda görüşmek üzere… O vakte kadar Switch külliyatını merak edenler bu adresi ziyaret etmeyi ihmal etmesin.

    Haberler

    BUNLARI DA BEĞENEBİLİRSİN