2014 belki çok sağlam bir oyun yılı olamadı ama yine de gözden kaçmaması gereken epey bir yapım birikti ve oynanmayı bekliyor. Call of Duty‘ler, Destiny’ler, Assassin’s Creed’ler gündemde kendilerine epey yer bulurken, biz onlar kadar göz önünde olmayan ama onlar kadar iyi (belki daha iyi) oyunlara bir bakış atalım istedik.
1. Transistor
İsim tanıdık gelmediyse ve oldukça yüksek inceleme puanlarını görmediyseniz şöyle açıklayalım: Bastion’ı yapan adamlar bunu da yaptı!
Oyun çok beğenildi ama Transistor, 2014’ün hemen başlarında piyasaya sunulmuş bir oyundu. Eh, hal böyle olunca insan çabucak unutabiliyor. Müzik ve anlatıcının muhteşem uyumu ve Bastion’ın hack/slash tarzından ayrılıp daha taktiksel bir dövüş sistemine geçmesi ile Transistor kaçırılmaması gereken bir oyun olarak yazımızda kendine yer buluyor.
2. Valiant Hearts: The Great War
Ubisoft’un bu yıl çıkarttığı en iyi oyun büyük ihtimalle Valiant Hearts: The Great War’dur. Yapım, milyonları etkileyen I. Dünya Savaşı sırasında askerlerin yazdığı mektuplardan yola çıkarak kendi hikayesini anlatmaya çalışıyor. Sanat yönetimi ve özel animasyonlarıyla dikkat çeken Valiant Hearts: The Great War, kaliteli bulmacalarıyla size gerçekten eğlenceli saatler vaat ediyor.
Tüm bunların üzerine birde vurucu hikaye anlatımını eklediğinizde, yılın en iyi oyunlarından birisi ortaya çıkmış oluyor.
3. Velocity 2X
Bir platform oyunu ne kadar hızlı olabilir? Bu sorunun cevabını Velocity 2X sağ olsun layıkıyla aldık. Bulmaca yönü oldukça yüzeysel olmasına rağmen inanılmaz hızı tüm kusurlarını kapatıyordu.
Uzay mekiği ve tabanvay olarak ikiye ayrılan oynanış o kadar hızlı geçişlere sahipti ki, ister istemez kendi rekorunuzu geçmek için defalarca aynı bölümü oynamak zorunda kalıyordunuz. Kısa mesafeli ışınlanma, kaba kuvvetle olabildiğince hızlı bir şekilde yol açma derken, problemi çabuk çözen kazanıyordu.
Güzel hikayesi ve renkli grafikleriyle ön plana çıksa da, tıpkı Transistor gibi ilerleyen zamanlarda diğer oyunların arasında kaybolup gitti. Biz de güzel oyunu bir hatırlatalım dedik.
4. The Banner Saga
Viking temalı oyunlar hem biraz riskli hem de oldukça eğlenceli sonuçlar ortaya çıkartıyor. Banner Saga, Wikipedia tanımına göre Taktiksel-Rol Yapma Oyunu, elbette Viking sosu yanında hediye olarak geliyor.
The Banner Saga uzunca süre tartışılan bir oyun oldu. Kimi, türe çok fazla bir şey katmadığını söylerken birçok kişi de ortaya çıkan/çıkacak yapıma sonuna kadar güvendi. Peki ne oldu? The Banner Saga, Final Fantasy Tactics tadındaki enfes oynanışıyla, Rol Yapma Oyunları’nın olmazsa olmazı kaliteli hikayesiyle türün sevdalılarına ilaç gibi geldi.
Final Fantasy -Japon-RPG- türü oyunları ve Vikingleri seviyorsanız, The Banner Saga’yı kaçırmamanız gerekiyor.
5. This War of Mine
Savaş oyunları genel itibariyle askerlere ve savaş alanlarına odaklanır. En nihayetinde yapımcıların istediği şey, sağlam bir aksiyonu oyuncularla buluşturmaktır. Kim ne derse desin, savaş oyunları ihtişamlıdır ve öldürdüğümüz sayısız düşman, çevrede dönen aşırı şiddet, ne olursa olsun bizi etkilemez. Daha doğrusu, çok fazla etkilemez.
Savaş sadece askerler arasında mı yaşanır? Oyunda ilerlerken gördüğümüz evler, gerçekten boş mu? Bizim ardımızda bıraktıklarımızı toplayanlar var mıdır?
This War of Mine her şeyden önce alabildiğine depresif bir oyun. Moral bozucu, rahatsız edici ve fazla sert. Burada kahraman tanımı diye bir şey yok. Sadece hayatta kalma var. Sizin kahramanlıklarınız, başka insanların acısına dönüşüyor. Verilebilecek en zor kararları almanız için sizi zorlayan bir yapım This War of Mine. Savaşın “gerçekten” asıl yüzü.
