Apple’ın iPhone ile tanıttığı ve teknoloji alemini tepeden tırnağa değiştiren uygulama mağazasının tanıtılmasının üzerinden 10 yıl geçti. Şu anda 2 milyondan fazla uygulamayı telefon ve tabletlere indirebilmek mümkün. Ancak temel uygulamalar zaten herkes tarafından biliniyor, bu sebeple farklı alternatifler arayanlar için en iyileri sizin için seçtim.
Derin sinirsel ağlar kullanarak fotoğraflarınızı sanat eserlerine dönüştüren Prisma, Munch ya da Hokusai gibi sanatçıların eserlerini grafiksel başlangıç noktaları olarak alıyor. Bazen sonuçlar çok iyi olmasa da, biraz uğraşarak enteresan ve eğlenceli sonuçlar elde edebilirsiniz.
Portre fotoğraflarınızın Andy Warhol tarzında LEGO sanatına dönüşmesine ne dersiniz? Brickshots, fotoğraflarınızı alıyor ve tıpkı legolarda olduğu gibi parça parça oluşturmanızı sağlıyor. Daha sonra bunları kendi lego parçalarınıza bastırarak gerçeğe dönüştürebilirsiniz.
Yemek blog’larından, Instagram’dan aldığı yemek tariflerini bir araya getiren Handpick, daha sonra bunları malzemelere göre dizebiliyor. Yani elinizde ne varsa ona göre bir arama yaparak tariflere ulaşabiliyorsunuz. İçerisinde harika fotoğraflar ve ilham verici (en azından ne pişirsem sorusuna yanıt olacak şekilde) fikirler mevcut!
Yüzünüze sonradan makyaj yapabilmek ister miydiniz? Hatlarınızı yumuşatan, dişlerinizi beyazlatan ve cildinizi daha hoş gösteren (bazen de son derece yapay sonuçlar elde edebilirsiniz, aman dikkat) Facetune, biraz kibirli ama işini iyi yapan bir uygulama : ),
TabBank adlı akıllı not defteri, müzikle yakından ilgilenenler için harika bir iş yapıyor. Şarkı sözlerini, akorları yazabileceğiniz uygulama, daha sonra bunları otomatik olarak biçimlendiriyor. Size de şarkıyı düşünmek kalıyor…
Not tutmak için çözümlerdeki paylaşım seçeneklerini yetersiz buluyorsanız, Drafts’ı deneyin. İstediğiniz uygulamayla paylaşabileceğiniz notlar, zamana da bağlanabiliyor. Bunun en güzel örneklerinden birisi şu; örneğin bir not yazıp, dilediğiniz zaman Facebook’tan durum mesajı olarak paylaşabilirsiniz.
Gününüzü, haftanızı ve daha uzun periyotları planlamanızı sağlayan takvim uygulamaları, hangi işletim sistemi, cihaz olursa olsun, benzer bir görünüm sunuyor. Masa üstü takvimlerden farksız bu görünüm de her ne kadar alışıldık olsa da, en verimlisi değil diye düşünen Rolo’nun geliştiricileri, gün, hafta ve hatta yıla kadar tek bir parmak hareketiyle görebilmenizi sağlamışlar. Belki standart takvim ile sabit bir tarihi bulmak kolay, ancak Rolo iş ve eğlenceyi ayırmak açısından da başarılı bir grafik ortaya koyabiliyor. Kısaca, denemeye değer!
Artık internet araması olmadan telefon kullanmayı bırakın, yaşamak bile zor. Teknolojiye adapte oldukça, hafızamız da hıyanete eğilimli olmaya başladı. Sizce de öyle değil mi? Artık birçok şeyi hatırlamıyoruz, onun yerine aratıyoruz. İşte Slash de, telefonun klavyesini bir arama motoruna dönüştürerek, video, harita, fotoğraf ya da şarkı ararken uygulamadan uygulamaya zıplama ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Twitter, Messenger, WhatsApp ve Instagram gibi uygulamaları desteklemesi de işin güzel yanı.
Sosyal ağlara fazla ‘takılınca’, gerçek dünya biraz garip gelebiliyor. Gerçek dünya ile sanal alemi birleştiren uygulamalar ise şu sıralar popüler. Bence en orijinal artırılmış gerçeklik fikirlerinden birisi olan bu mesajlaşma uygulaması Traces, gerçek, fiziksel konumlara dijital sürprizler bırakmayı sağlıyor. Diyelim ki, arkadaşa bir fotoğraf gönderdiniz, o da açmak istiyor (istemezse sürpriz bozulur, bu kısma dikkat). O zaman belirlediğiniz konuma gitmesi gerekiyor. “Size bir Pokemon bıraktım” demekten pek farkı yok ama en azından toplanacak şeyler daha değerli : )
Arkadaşlarla bir etkinliğe katılınca, fotoğraf paylaşmak da sorun haline geliyor, özellikle de birçok kişi fotoğraf çektiyse bunu organize etmek, bazen etkinliği organize etmekten zor olabiliyor. The Stream App, etkinlik için yaratacağınız bağlantıya tüm fotoğrafların çekildikçe yüklenmesini sağlıyor. Böylece isteyen, ne zaman nerede ne çekilmiş girip istediği zaman bakabiliyor.